...::::::::::
Aşık Sefai
::::::::::...

...:::::::::: Müzikleri
::::::::::...
|
___Bu hesap sorulacak apo denen
köpekten___ |
Yigit olanin lokmasi cana
aziktir beyler
Kimse bana soylemesin buna yaziktir beyler
Koyu soysuz olanin sutu bozuktur beyler
Bunlarin soyu bozulmus turk'e dusman gobekten
Bu hesap sorulacak apo denen köpekten
Kan istediniz canlardan bitmedi inadiniz
Oguz size yar olmadi buduz idi adiniz
Senelerdir bu vatanin ekmegini yediniz
Suyunuzu kesecegiz daglardaki golekten
Bu hesap sorulacak apo denen köpekten
inahete yar mi olur, yuce daglarin kari
Ustunuze zalim geldi bu senenin bahari
Deli poyraz gibi vurdu oksuzlerin kahari
Eleneceksiniz beyler ince ince elekten
Bu hesap sorulacak apo denen köpekten
Daglar, taslar bu ovalar bilin ki turk'un yurdu
Aslimiz insan neslidir turk'e semboldur kurdu
Soyu ermeni olanlar nerden bilecek kurdu
inaheti seyreleyin perdedeki delikten
Bu hesap sorulacak apo denen köpekten
Feryat eylemez mi sandin yavrusuna bir ana
Sizler doymak bilmediniz akittiginiz kana
insan olan cana kiymaz nasil kiydiniz cana
Anasi nenni soylerken kan damliyor belekten
Bu hesap sorulacak apo denen köpekten
Alperenler sehadeti seslenirken cagrina
ibrahim'in delileri nisan oldu bagrina
Mehmetcik'ler sehit dustu vatan ugruna
Vatan mi istediniz lan besikteki bebekten
Bu hesap sorulacak apo denen köpekten
Hainlerin yaptiklari yanlarina kalir mi
inahetin affi olmaz sizi millet salar mi
Vatan sehitler topragi seni toprak alir mi
Boyuna urgan dolayin saglam olsun ipekten
Bu hesap sorulacak apo denen köpekten
Basi bozuk yaylalarda bol keseden savurdun
Ne dinin var, ne imanin sen ne bicim gavurdun
Hem korkaksin hem zavalli zoru gordun kivirdin
Urgan bile dava eder boynundaki ilmikten
Bu hesap sorulacak apo denen köpekten
şehit analarının gözüundeki yaş bitsin
Vatanimin ustunden kara bulutlar gitsin
Asın gardas bu iti şehitler rahat etsin
Bu sefai deli oldu senelerdir demekten
Bu hesap sorulacak apo denen köpekten
Aşık Sefai
|
Zaman Gelsin
Söylerim |
Umudumu kaybetmedim gardaş,
Sabret hele zaman gelsin söylerim,
Elbette beni anlar sırdaşım,
Sabret hele zaman gelsin söylerim,
şerefi şöhreti ünü bilirim,
Dört kapıdan geçtim yönü bilirim,
Bu günü bilirim dünü bilirim,
Sabret hele zaman gelsin söylerim,
Yayları geçip deşiren biziz,
Nice zorlukları başaran biziz,
Kervanı dağlardan aşıran biziz,
Sabret hele zaman gelsin söylerim,
El atardık gariplere düşküne,
Bend durduk zap suyunda aşkına,
Nemli duvar paslı demir aşkına,
Sabret hele zaman gelsin söylerim,
Sormazmı defteri dürülen canlar
Diyardan diyara sürürülen canlar,
Kutlu sevdalara vurulan canlar,
Sabret hele zaman gelsin söylerim,
Merdan olam elbet özü konuşur,
Ocaktaki ateş közü konuşur,
Zigana erciyes bizi konuşur,
Sabret hele zaman gelsin söylerim,
Hem ağlayıp gülmedikmi beraber,
Vatan için,vatan için ölmedikmi beraber,
Sabret hele zaman gelsin söylerim,
El sözüne uyup gitmek yakışmaz,
Orda burda duyup gitmek
yakışmaz,
Zor günde koyup gitmek
yakışmaz,
Sabret hele zaman gelsin
söylerim,
Söz söyleyip ciğerimi
ezen yar,
Sözlerimi eleğinde süzen
yar,
Demir asa demir çarık
gezen yar,
Sabret hele zaman gelsin
söylerim,
Boynumuza dar çekerek dolandık,
Seherlerde zan çekerek
dolandık,
Yıllar yılı,Yıllar yılı ar
çekerek dolandık,
Sabret hele zaman gelsin
söylerim,
Bu gün gelmemiz elbette olay,
Dik durun,dik durun namertler etmesin alay,
Kazanmak zor olur kaybetmek kolay,
Sabret hele zaman gelsin söylerim,
Bugüne dek dik dururken başımız,
Düşmanlık etmesin ekmek aşımız,
Dar günlerde,dar günlerde bilir olmak işimiz,
Sabret hele zaman gelsin söylerim,
Karışılıksız gönül verdik yurduma,
Elbet çare bulur benim dertdime,
Dur bi,dur bi bahar gelsin başcıl kurduma,
Sabret hele zaman gelsin
söylerim,
Yabani tuzağa sakı n düşmeyin,
Bildiğiniz yoldan aman
şaşmayın,
şimdi söyle diye zora koşmayın,
Sabret hele zaman gelsin
söylerim,
Harmanda yiğitlerin harmanı
Merd olanın gönüldedir fermanı,
Sefai'yem Sefai'yem yar,yaramın
dermanı,
Sabret hele zaman gelsin
söylerim,
Aşık Sefai
|
Ayşem |
Ayşem;
Kimi Anna'ya, Bella'ya, kimi Maria'ya, kimi de kızıl saçlı Nataşa'ya
yazdı. Oysa ben bir Türk yiğidiyim. Türk'e sevdalı olduğum için
Ayşem, sana yazıyorum.
Ben seni, Kongo'da ölen sevgilisini İstanbul'da arayan Teksas'lı bir
dişi gibi değil, aşk eşittir burjuva güzellerini diskoteklerde
arayan züppeler gibi değil, hele; kafalarındaki kirli duyguları
Nataşa adlı Rus kızında sembolleştirip, kızıl ruble arayanlar gibi
aramıyorum Ayşem.
Ben seni, belki bir ana ceylanın vurulmuş yavrusuna su aradığı gibi,
belki bir Anadolu delikanlısının kaçırmak için güzel Zeynebini;
gecenin alaca karanlığında aradığı gibi seni arıyorum Ayşem.
Ama, muhakkak bütün iyilikleri, bütün güzellikleri, bütün
özlemlerimi sende bulacağımı bilerek, engin denizin kudurmuş
dalgaları gibi önümdeki engelleri teker teker aşarak, Yüce Allah'ın,
Yüce Allah'ın izniyle seni arıyorum Ayşem.
Seni kaybettiğim dünyalarda bulmak istiyorum. O dünya; Hz. Fatih'in
kılıcının altın kakması, Estergon dönüşünün gönülleri yakması,
veyahut Tuna'nın bir ıtri bestesinde musuki gibi çağlayıp akması
olabilir.
Geçtiğim yıllardaki parlak aynalar geleceğimi aydınlatır benim. Bir
elim geleceğin milliyetçi Türkiye'sindeyse, Yavuz'un beyaz atının
yelesindedir bir elim.
Seni kaybettiğim ve şimdi aramaya çıktığım dünyalarda Ayşem; ne
meyhane tezgâhları ardında mum gibi yanıp sönen kızlarımın
gözlerinin karası, ne yoksulluktan ve fakirlikten ölen yiğitlerimin
verdiği yürek yarası, ne de başı kabak, yalın ayak dolaşan insanımın
ciğerlerini Hilton gecelerinde içkilerine meze yapıp yiyen
kahpelerin ağız kavgası var.
Seni kaybettiğim ve şimdi aramaya çıktığım dünyalarda; bir Kur-an,
bir Kılıç ve bir Bozkurt üçünün ördüğü koca bir dünya, koskoca bir
tarih var Ayşem.
Tut ki; seni karanlığın ta ötesinde bir yere hapsetsinler. Ömründe
güneşi hiç görmeyeceksin. Ama ben, o güneşi yanıma aldım, seni
kurtarmaya geliyorum Ayşem.
Ne Sezar, ne Hitler, ne pos bıyıklı Stalin, ne de ,ne de fare
suratlı Mao; çözemez, çözemez, çözemez senin derdini Ayşem. Senin
derdini, batılılık delisi sömürge aydınları, Robert Koleji mezunu
özgürlük budalaları ve kafalarını çirkin kapitalistlere satmış
devekuşları da çözemez.
Senin derdini Ayşem; senin gibi konuşan, senin gibi düşünen, senin
gibi yaşayan, velhasıl kelam bizler; Ülkücüler çözeriz senin derdini.
Anamın anlattığına göre; koca Türk dünyasının küçük bir köyünde
doğmuşum. Senin için doktor ya da ilaç, ekmek ya da su neyse, benim
için milli devlet, Kızıl Elma ülküsü odur.
Sen, sen benim için; Kırım'lı bir Keh, Azerbaycan'lı Aybala,
Yerköy'lü Fadime, hepiniz, hepiniz bizim için birsiniz. Çünkü bizim
kanunumuzda; akvaryumlu meyhanelerde sevgilinin kömür karası
gözlerine şiir yazmak yok!...
Biz çok dağ erittik. Ülkü denen nazlı gelinin duvağında, sülün gibi
kızların gözbebeğine Ayşem.
Bizim kanunumuzda; geri bıraktırılmış insanımızı, esir milyonlarca
soydaşımızı tutsaklıktan kurtarmak için, bu geri kalmışlığa son
vermek için; birlikte, birlikte mücadele etmek var.
Bu, bu ne benim sana ağlayarak, ne de dizlerine kapanarak bir
yalvarışımdır.
Bu, parmakları çelikten, yürekleri Estergon demirinden; yüzbinlerce,
milyonlarca Müslüman Türk Ülkücüsünün sana, sana durdurulmaz emridir.
Kendine
dön, kendine dön Ayşem! Kendine dön!...
Aşık Sefai |
Sen
Olmasaydın |
Sensin bu gönlümün yönü mekanı
Bende ar olmazdı sen olmasaydın
Ak nergisler sana aksın dağlarda
Balda sır olmazdı sen olmasaydın
Dağlardaki güneş doğmaz aleme
Buluttaki yağmur yağmaz aleme
Gönlümdeki güzel sığmaz aleme
Dünya dar olmazdı sen olmasaydın
Suru sırdan derler suyuma benim
El eyleyen çıkar toyuma benim
Elde güzel çokmuş neyime benim
Gözüm kör olmazdı sen olmasaydın
Kuşlar yuvasından uçar mıydı ki
Bulutlar yağmurdan kaçar mıydı ki
Yaylada çiçekler açar mıydı ki
Dağlar kar olmazdı sen olmasaydın
Dostlarım el oldu senin uğruna
Gözlerim sel oldu senin uğruna
Sefai'yim del oldu senin uğruna
Gurbet zor olmazdı sen olmasaydın
Aşık Sefai |
Allah Desin |
Öyle bir
bağ yetiştirsem
Dallar Allah Allah desin
Rüzgar vursun yaprağına
Yeller Allah Allah desin
Saraylar yaptırsam baştan
Etrafı güllük gülistan
Dillere olasın destan
Eller Allah Allah desin
Sefai'yem kurban olsun
Akan kanlar bayrak olsun
Hatun nazlı gelin doğsun
Döller Allah Allah desin
Aşık Sefai |
Bayraksızlar |
Bayraksizlar bayraksizlar
Yere düsse bayrak sizlar
Nerden bilsin kiymetini
Soysuz sopsuz bayraksizlar
Ne olurdu yazmasaydim
Ben bu kara yaziyi
Bilmeseydi namert soysuz
Içimdeki siziyi
Yildizlarin isyani var
Hilal tasiyan felek
Damla damla kan akiyor
Delik desik bu yürek
Al rengine kara baglar
Yastadir deli gönül
Asik'in olmusum senin
Hastadir deli gönül
Renginde sehitlik gizli
Hilalinde mana var
Yüregimde saklamisim
Kurbaninda kina var
Topraga düsse yigit
Ölüm güç verir bize
Inancima teslim oldum
Zulüm güç verir bize
Ugrunda ölen yigit
Kim ne bilsin ne kadar
Geriye ne can kaldi
Hepsini kurban adar
Yamacinda gezindigin
Simdi daglar aglasin
Bayragim hançerlendi
Simdi çaglar aglasin
Bayrak yere düserken
Alkislayan piçleri
Kahredecek TÜRK milleti
Destek veren güçleri
Susmayin ey milletim
Bayraksizda ar olmaz
Susar ise yigitler
Vatan bize yar olmaz
Basi bozuk yaylada
Pusulari kurdular
Iki yasinda yigit
KÜRSAD'imi vurdular
Bundan gayri düsmanim
Bayraga ters bakanlar
Artik hesap vermeli
Dagi tasi yakanlar
Meleküt aleminde
Destan olan can bizim
Dalgalansin bayragim
Üstündeki kan bizim
Dört aylik bebeklere
Kursun sikan nerdesin
Nereye gidersen git
Ölecegin yerdesin
Hükmü ilahi varsa
Belki korur yaradan
Kan düsmani olmusuz
Cekilsinler aradan
Bu vatanin ekemgi
Gözünüze durmali
Yigit bir can gelmeli
Sizden hesap sormali
SEFAI'yem yasamakki
Bundan gayri ar gelir
Ay yildizli bayraga
Bu yeryüzü dar gelir!
Aşık Sefai |
Bizim Ocakta |
İçin için
yanarız biz durmadan
Bin bir şekil bin bir çizim ocakta
Ortalıkta dönüyor iz durmadan
Nice muammaya çözüm ocakta
Seçmeli zamanla karadan akı
İyi kollamalı gül veren bagı
İlim irfan medeniyet kaynagı
İkrarım var derki sözüm ocakta
Filizi olmayan kökü sökeyim
Sevdası olmayan yere dikeyim
Yunuslar misali odun çekeyim
Küllenmeden yansın közüm ocakta
Köz ateş vurdukça kaynasın kazan
Yanıpta kül olsun huzuru bozan
Yapraklar sararıp gelmeden hazan
Ham kalmasın pişsin özüm ocakta
Özü pişirdikten sonra varayım
Yaralı kuş kanadını sarayım
Varıp dostun divanına durayım
Ak olsu isterim yüzüm ocakta
Leksizdir elbet yüzümüz bizim
Sefai namustur sözümüz bizim
Durmadan dövülür özümüz bizim
Nice hamlar pişer bizim ocakta
Aşık Sefai |
Bu Gece |
Seni
sormak için otuz kapının
Eşiğine varıp durdum be gece
Seksen üç haneyiİ döndüm dolaştım
Viran oldu gönül bağım bu gece
Ardan da deli gönül aradan
Bir çift göz göründü geçtim oradan
Yüz on dört kez berat verdi Yaradan
Muhabbeti kendime sordum bu gece
Belki sarhoş, belki ayyaş deliyim
Sefaiyem nereden bileyim
Tut elimden artık sana geleyim
Yıldızlara badal vurdum bu gece
Aşık Sefai |
Deli gönül |
Verselerde
dünya mali istemem
Seni ister deli gönül hep seni
Köskü saray neki çali istemem
Seni ister deli gönül hep seni
Lokma lokma yutkundugum asimda
Gündüz hayalimde gece düsümde
Bir garip sevdadir döner basimda
Seni ister deli gönül hep seni
Senin için daglar asar türküler
Senin için yara deser türküler
Senin için tutsak düser türküler
Seni ister deli gönül hep seni
Yunus'un denizde yüzdügü gibi
Koyun kuzusuna gezdigi gibi
Asigin askina yazdigi gibi
Seni ister deli gönül hep seni
Yagmur bulutlari döktügü anda
Daglarin dumani çöktügü anda
Sabahin günesi söktügü anda
Seni ister deli gönül hep seni
Daglara yürürken yörük kervani
Varligin yoklugun sensin devrani
Ne istersin diye gelse fermani
Seni ister deli gönül hep seni
Rüzgar vursa sari aliç sallansa
Elmalarin yanaklari allansa
Ala çördük tadin alip ballansa
Seni ister deli gönül hep seni
Kiyametmi kopar murada ersem
Bagban olup goncalarini dersem
Nerde el örmesi bir kilim görsem
Seni ister deli gönül hep seni
Garip SEFAI'yem gam kapisinda
Muhabbetim haktir dem kapisinda
Elif dergahinda mim kapisinda
Seni ister deli gönül hep seni
Aşık Sefai |
Derdim Bitmiyor |
Daglarin
çilesi bitti
Benim derdim bitmiyorki
Bülbül goncasina öttü
Benim derdim bitmiyorki
Senin ile alem baska
Gözlerin düsürür aska
Görmeseydim seni keske
Benim derdim bitmiyorki
Sanki abu-hayat içti
Kanat vurup göge uçtu
Aklim isyan edip kaçti
Benim derdim bitmiyorki
Yerin gögün fermani o
Su gönlümün kervani o
SEFAI'nin dermani o
Benim derdim bitmiyorki
Aşık Sefai |
Dizi Dizi |
İçimdeki
sırrı demeden evvel
Toplansın dilimde söz dizi dizi
Can alıcı sualimi sormadan
Kabuktan sıyrılsın öz dizi dizi
Hırsını taşında eylese bile
Olmadık yerlerde söylese bile
Kırk kat düğüm ile düğümlese bile
Sabır kazanında çöz dizi dizi
İpinden çözülen başlar çoğaldı
Biri iki gören şaşlar çoğaldı
İkiye yarılan taşlar çoğaldı
Nazargahı kurmuş göz dizi dizi
Ağaç suyun alıp dallar sallansa
Sefaim ne gerek dünya ballansa
Küllenmiş sinemde yaprak sallansa
Tekrar alevlenir köz dizi dizi
Aşık Sefai |
Ela Gözlüm |
Beni böyle
deli eden
Yarin açı sözü imiş
Sırat sırat dedikleri
Bir çift ela gözü imiş
Özümüz var özden öte
Sözümüz var sözden öte
Ötelerin ötesinde
Gözümüz var gözden öte
Ataş saranda her yanı
Canana vermişim canı
Bu garibinin kabristanı
Ayagının izi imiş
Özümüz var özden öte
Sözümüz var sözden öte
Ötelerin ötesinde
Gözümüz var gözden öte
Sefaiyem bismillahım
Hem ezelim Hem ervahım
Kıblegahım Secde gahım
Yarin ela gözü imiş
Özümüz var özden öte
Sözümüz var sözden öte
Ötelerin ötesinde
Gözümüz var gözden öte
Aşık Sefai |
Feryat Figan Arşa Çıkar
|
Feryat
figan arsa çikar
Garip daglarda bu gece
Bülbülün dili tutulur
Viran baglarda bu gece
Kurtla kuzu güden yolcu
Gelen yolcu giden yolcu
Biliyonmu neden yolcu
öÖüm saglarda bu gece
Zincirmi vurulmus kola
Konussaydi biraz ola
Yasanmismi acep ola
Eski çaglarda bu gece
Nanay dedi nanay dedi
Toy kuruldu nanay dedi
Herkes deli diyor amma
O herkese nanay dedi
SEFAI gitmem yurdumdan
Gitsem ölürüm derdimden
Daha gitmeden ardimdan
Nazlim aglarda bu gece
Aşık Sefai |
Gözlerin Cennet Çiçegi
|
Gözlerin
cennet çiçegi
Gönlüm cehennem ateşi
Eger sevdigine köle olursa gönül
Nuh tufanına kucak açarmış
Lakin arfatın gerisi cinnet
Kalk güzeller güzeli yüregim sana tutsak
Derdine pusatlandım çilen gün oldu bana
Sen ki sevdaların şahı garip gönlümün ahı
Dilegim sen kebelam sen muradım sen
Dönsede dünya kendi başına ben dönmezem yolumdan
Dolunaya güneş denktir ülgere kutup yıldızı
Agla ey şafak yürküsü kaderim boynuma yafta
Hükmü darimiş merger
Boynumda yay kirişi
Şer mi yagıyor yerin yüzüne
Karanlık bastı başımı
Sevdam yankılansın vadilerinde ey anadolum
İgde çiçeginde gizli özüm
Sarı papatyaki el eder sen gibi
Alıpta sineme sarasım gelir
Her koklayış bir acı her dokunuş bin ölüm
Zaman dokuz başlı ejdarha
Sen bana düşman bense bana
Yüregim kaf dagına sürgün
Ruhum tur dagında ersir
Deli eyledi zaman
Bir acıki dizlerim duymasada bedenim
Parmaklşarımda öldürdüm isyanımı
Şimdi sokak aralarında gezerken
Duysamda topal seslerini
Uyuşmuş bacagım duymayan parmaklarıma ragmen
Bu dönek günyadan dimdik geçmek zorundayım
Koy yal verdigim ekmek verdigim köpeklerde
arkam sıra ürüp dursun
Şimdi gecelere çivi çakar oldum
Aglama ey şafak yürkülerim aglama
Gece mavisi sevdalarımı çıglık çıglıga çadırırken gökleren
Huzur benim deseydim vallahi düşünmezdim ey ölüm.
Aşık Sefai |
Güzel |
Dün seni
görende sinem sızladı,
Damarım çekildi dilim lal oldu,
Kara kaşın başkaldırıp bakanda,
Aklım koydu gitti fikrim kül oldu.
Salınır da dağlar taşlar salınır,
Deli çaylar gibi gönlüm bulanır,
Seni görmeyinc ebeynim dolanır,
Bir gün derler bu garip de del oldu.
Kurbanın olayım kurtaran yok mu,
İki kelam etmek garibe çok mu,
Bakışın kılıç mı gülüşün ok mu,
Söküldü ciğerim her yan al oldu.
Güzel seni bir kenara koymayım,
Hayalini syrettikçe doymayım,
Yüzünü görüyüm sesin duymayım,
Kim ne bilsin SEFAİ'e hal oldu.
Aşık Sefai |
Hilal Sancağında Bozkurt
Töresi |
Şehâdet
ile düşerken minareler toprağa,
Tekbir ile omuz verip kaldırdık gökyüzüne birer birer.
Ne yardan geçtik, ne serden geçtik.
Törede ne varsa inandık hak ölçülerine,
Vurduk kıstasa kırdık zincirleri
Cuma gecelerinin Yasin'leriyle sohbet eyledik.
Gidenlerin, şehitlerin ardından.
Ağladık düşmana göstermeden
Kayaların yosun tutan taraflarında,
Hıçkırıklarımızı rüzgara vermedik ki
Yadeller, namerdler duyup da sevinmesin diye.
Bir gün pusatlandık sevda mavzerini
Yaşayamadık, sevdalarımızdan vazgeçtik.
Doyasıya seyredemedik yarin hilâl kaşını,
Gözlerine bakmaktan çekindik belki de.
Lakin zifiri zindan odalarda karanlığı yaşarken,
Ak kılı çekip aldık, ak sütün içinden.
Derdimizi açtık kara gecelere, nemli duvarlara,
Ak duvarlara anlattık derdimizi
Garibim duvarlar öyle dinlediler bizi.
Niye sustular onu da bilemedik.
Sonra döndük kara gecelere , ak duvarlara
Üzüldük derdimizle üzüldü diye.
Bir gün bir seher vaktinde,
“Es-selatü hayrün min’en nevm” derken ezanlar”
Sevdaların kutsaliyetine el kaldırdık.
Af diledik âlemlerin Rabbinden.
Minberlerde dinledik, sevdaların en yücesini.
Cami duvarlarında satıldık,
Ucuzlar, soysuzlar tarafından
Hilâl gecelerinin töreleriyle avunduk her zaman.
Destur alırken Hoca Ahmet Yesevî’den,
Alparslan’a Sarı Saltuk, Kayı’dan Osman Gazi,
Şeyh Edebali, Fatih Sultan Mehmed Han Hazretlerine,
Akşemseddin’in kutsaliyetini düşünüp durduk her zaman.
Âleme nizam dedik, yaren tuttuk kendimize,
Niceleri yol dostu olmuş bize,
Sonra yine biz kaldık bu Allah’ın davasında,
Bu imân davasında, bu vatan, bu bayrak davasında,
Sonra yine biz kaldık sevdiklerimizle beraber.
Senelerce dert sofrasından bal yedik ekmeksiz.
Eğilmedik, kırıldık defalarca,
Allah’ın davasıdır dedik ve diyet istemedik.
Erkekçe öldük, yiğitçesine öldük,
İpe giderken satmadık sevdiklerimizi
Kaldırdık Hilâl Sancağını, yaşadık Bozkurt Töresini
Aşık Sefai |
Kelam Bilmeyene Söz
Bilmeyene |
Kelam
bilmeyene söz bilmeyene
Desindiye dil verdiydim birzaman
Ocak beyhudesi öz bilmeyene
Muhabbete hal verdiydim bir zaman
Kimisi bir etmez kimisi buçuk
Kimi adan degil kimisi kaçık
Kimi yalın ayak kimi sırt açık
Çıplaklara çul verdiydim bir zaman
Ayak saldım dağlardaki çagrına
Aknergisi nişan koydum bögrüne
Yaylaları dolandıydım ugruna
Yesin diye bal verdiydim bir zaman
Bunlar adam degil yaban kırı
Hedefe ulaşmaz daban kırı
Demirci artıdı çoban kırı
Yol bilmeze yol verdiydim bir zaman
Yigit olur dagın başı kar ise
Sefai'yem söyleyemem sır ise
Hakkım helal olsun hakkım ver ise
Bir kaç ite yal verdiydim bir zaman
Aşık Sefai |
Kurban Oldugum
|
Niye
yüzünü asarsin
Gözüne kurban oldugum
Sineme ates salarsin
Közüne kurban oldugum
Tavaf etseydim bin kere
Kimse bilmez kabem nere
Ayagin bastigin yere
Tozuna kurban oldugum
Destur eyle göz degmesin
Yazlar yoldan eylemesin
Sen söyle eller demesin
Sözüne kurban oldugum
Günes dogar ay tutulur
Yedi koça toy tutulur
Cemalina soy tutulur
Özüne kurban oldugum
Sabret güzel sabret hele
Gönlüm sökün etti dile
Sefai kapinda köle
Özüne kurban oldugum!
Aşık Sefai |
Nice Eyler
|
Feryat
figan arsa çikar
Garip daglarda bu gece
Bülbülün dili tutulur
Viran baglarda bu gece
Kurtla kuzu güden yolcu
Gelen yolcu giden yolcu
Biliyon mu neden yolcu
Ölüm saglarda bu gece
Zincir mi vurulmus kola
Konussaydi biraz ola
Yasanmis mi acep ola
Eski çaglarda bu gece
Nanay dedi nanay dedi
Toy kuruldu nanay dedi
Herkes deli diyor amma
O herkese nanay dedi
SEFAI gitmem yurdumdan
Gitsem ölürüm derdimden
Daha gitmeden ardimdan
Nazlim aglarda bu gece
Aşık Sefai |
Sarsa Yaramı |
Cemali
dolunay gözleri bela
Kaslari bir hançer sarsa yarami
Gönül avgahinda sözleri bela
Tetik düsürmeden vursa yarami
Ilaci dermandi sanan gönlümü
derdi yudum yudum kanan gönlümü
Gülü kapristandi yanan gönlümü
Deyinki daglardan sorsa yarami
Ya devleti tanirsin
Ya devletsiz kalirsin
Ya soyunu bilirsin
Yada soysuzlasirsin
Isteyenler yunus desin
Isteyen varsa yavuz
Özümüzde alplik yatar
Gönlümüzde dervsilik
Türk-islam davasini yasarken
Bozkurtcasina azatlanmis daglarda
Ne istiyorsunuz beyler belami!
SEFAI'yem ehli tarik gezerim
Ayaklari yarik yarik gezerim
Senelerdir gönlü kirik gezerim
Bir tabib gelsede sarsa yarami
Aşık Sefai |
Sen Olmasaydın
|
Sensin bu
gönlümün yönü mekanı
Bende ar olmazdı sen olmasaydın
Ak nergizler sana aksın dağlarda
Balda sır olmazdı sen olmasaydın
Dağlardaki güneş doğmaz aleme
Buluttaki yağmur yağmaz aleme
Gönlümdeki güzel sığmaz aleme
Dünya dar olmazdı sen olmasaydın
Suru sırdan derler suyuma benim
El eyleyen çıkar toyuma benim
Elde güzel çokmuş neyime benim
Gözüm kör olmazdı sen olmasaydın
Kuşlar yuvasından uçar mıydı ki
Bulutlar yağmurdan kaçar mıydı ki
Yaylada çiçekler açar mıydı ki
Dağlar kar olmazdı sen olmasaydın
Dostlarım el oldu senin uğruna
Gözlerim sel oldu senin uğruna
Sefai'yim del oldu senin uğruna
Gurbet zor olmazdı sen olmasaydın
Aşık Sefai |
Seni İster Deli Gönül
|
Verselerde
dünya malı istemem
Seni ister deli gönül hep seni
Köşkü saray neki çalı istemem
Seni ister deli gönül hep seni
Lokma lokma yutkunduğum aşımda
Gündüz hayalimde gece düşümde
Bir garip sevdadır döner başimda
Seni ister deli gönül hep seni
Senin için dağlar aşar türküler
Senin için yara deşer türküler
Senin için tutsak düşer türküler
Seni ister deli gönül hep seni
Yunus'un denizde yüzdüğü gibi
Koyun kuzusuna gezdiği gibi
Aşığın aşkına yazdığı gibi
Seni ister deli gönül hep seni
Yağmur bulutları döktüğü anda
Dağların dumanı çöktüğü anda
Sabahın güneşi söktüğü anda
Seni ister deli gönül hep seni
Dağlara yürürken yörük kervanı
Varlığın yokluğun sensin devranı
Ne istersin diye gelse fermanı
Seni ister deli gönül hep seni
Rüzgar vursa sarı aliç sallansa
Elmaların yanakları allansa
Ala çördük tadın alıp ballansa
Seni ister deli gönül hep seni
Kıyamet mi kopar murada ersem
Bağban olup goncalarını dersem
Nerde el örmesi bir kilim görsem
Seni ister deli gönül hep seni
Garip Sefai'yem gam kapısında
Muhabbetim haktır dem kapısında
Elif dergahında mim kapısında
Seni ister deli gönül hep seni
Aşık Sefai |
SU |
Azizimn su
diye ağlar
Mecnun hu diye ağlar
Deryada bir gül açmış
O da su diye ağlar
Ya Türkistan neden ağlar
Ağlar yüreğimi dağlar
Başucumda Musul Kerkük
Anadolum diye ağlar
Azizim su diye ağlar
Mecnun hu diye ağlar
Deryada bir gül açmış
O da su diye ağlar
Aşık Sefai |
Ter Beni |
Gönül
dünyasına gidip dönenlerden sor beni
Belki aktır belki kara tutar söyler der beni
Muhabbetin sofrasında kurduk büyük kaleyi
Şu nefsime fırsat verme, fırsat bulup yer beni.
Gece gündüz her dakika senin için harabım
Beni böyle susuz koyan içmediğim şarabım
İster taş de, ister kaya senin için turabım
Kapılara, eşiklere, yollarına ser beni.
Dizlerimde dermanım var biraz zaman ver gayrı
Yüce dağlar belli olsun başa duman ver gayrı
Aşık Sefam yalvarıyor yarab iman ver gayrı
Her dem Allah derim amma niye basmaz ter beni.
Aşık Sefai |
Tozunu Ele Vermem |
Senki
güzeller sahisin
Özünü ele vermem
Damla idim göl eyledin
Sözünü ele vermem
Gündüz güne tutsak düstüm
Zindanlara eyvallah
Kara gecenin isigi
Yüzünü ele vermem
Derdim vardir dolu dizgin
Günüm geride kaldi
Bulutlarim çile yüklü
Derdi üstüme saldi
Saçlarimdaki bu aklar
Rengini senden aldi
Ocaginda yanan benim
Közünü ele vermem
Nefesin kabrimin tasi
Saglari yük eyledi
Güz ayi yaprak dökümü
Baglari yük eyledi
Zerre kadar SEFAI'ye
Daglari yük eyledi
Cekerim sonuna kadar
Tozunu ele vermem!
Aşık Sefai |
Töre |
Sehadet
ile düserken minareler topraga
Tekbir ile omuz verip kaldirdik gökyúzüne birer birer
Ne yardan geçtik, ne serden geçtik
Törede ne varsa inandik
Hak ölçülerinde
Vurduk kistasa
Kirdik zincirleri
Cuma gecelerinin Yasin'leriyle
Sohbet eyledik gidenlerin ardindan
Agladik
Düsmana göstermeden
Kayalarin yosun tutan tarafinda
Hiçkiriklarimiz rüzgara vermedik ki
Yâdeller, namertler duyup da sevinmesin diye
Bir gün pusaklandik sevda mauzerini
Vurduk vurulduk sevdalarin kör kursunuyla
Yasayamadik
Sevdalarimizdan vazgeçtik
Doyasiya seyredemedik
Yarin hilal kasini
Gözlerine bakamadik
Belki de, gözümüzden kiskandik.
Sonunda
Karanlik geceleri dost tuttuk kendimize
Zifiri zindan odalarda tutsakligi yasarken
Ak kili çekip aldik ak sütün içinden
Derdimizi açtik kara gecelere
Ak duvarlara anlattik çilemizi
Garibim kara geceler
Ak duvarlar öyle dinlediler ki
Niye sustular,
Onu da bilemedik
Sonra döktük kara gecelere
Ak duvarlara üzüldük ki
Derdimiz ile üzüldü diye
Bir gün
Bir seher vaktinde
'Es-salatu hayrun minen-nevm' derken ezanlar
Sevdalarin kutsaliyetine
El kaldirdik
Af diledik alemlerin Rabbi'nden
Minberde dinlerken sevdalarin en yücesini
Cami duvarinda satildik
Ucuzlar, soysuzlar tarafindan
Tek çikisli daglarda demir dövülürken
Tekbir gibi ses veren balyozun
Töresini düsünüp durduk her zaman
Gayri mesru günesin yildizlarina inat
Hilal gecelerinin töreleriyle avunduk her zaman
Destur alirken hoca Ahmed Yesevi'den
Alparslan'a Sari Saltuk
Kayi'dan Osman Gazi'ye Seyh Edebâli
Fatih Sultan Mehmed Han Hazretlerine Aksemseddin'in
Kutsaliyetini düsünüp durduk her zaman
Aleme nizam dedik
Yaren tuttuk kendimize
Niceleri yol dostu olmus bize
Sonra yine biz kaldik
Biz kaldik ki
Bu Allah'in davasinda
Bu Türklük davasinda
Bu vatan davasinda
Biz kaldik sevdiklerimizle beraber
Senelerce dert sofrasindan
Bal yedik ekmeksiz
Allah'in davasidir dedik
Diyet istemedik
Egilmedik
Kirildik defalarca
Erkekcesine öldük
Yigitcesine öldük
Ipe giderken satmadik sevdiklerimizi
Kaldirdik hilal sancagini
Yasadik
Yasadik Bozkurt töresini
Aşık Sefai |
Turnam |
Bağdat
neki orda meskan ettiniz
Uç turnam uç eski çağlara doğru
Hele Mecnun sahrasına uğrayın
Ferhat külünk vuran dağlara doğru
Turnaaaaaam turnam
İnin Fuzuli'nin diyarlarına
Ses katın Yunusun ahuzarına
Selam söylen Emrahların pirine
İrşad ile inin bağlara doğru
Turnaaaaaaaaaam turnam
Taptukla Mevlana Yunus'u söyle
Onlarda Dünyayı devretti böyle
Aşık Hasretiden çok selam söyle
Kalbi sadık olan sağlara doğru
Turnaaaaaaaaaam turnam
Aşık Sefai |
Türkün Türübesi
|
Karanlığa
can düştü,
Acı haber yetişti,
Ateş sardı her yanı,
Sanki alan tutuştu
Uçmağa vardı gönül,
Emri ferman yürüdü,
Kolum kanadım kırık,
Ulu kervan yürüdü,
Ay yıldızlı tabutun,
Nişanında sır gizli
Bülbüllerin feryadı,
Goncalarda zor gizli
Ben sana sus diyemem,
Ağla karanfil ağla
Bozkurtların yastadır,
Şimdi karalar bağla.
Gider iken semadan,
Kar düştü çiçeklere
Kerem yangını gibi,
Ar düştü çiçeklere
Vakit tamam olunca,
Kapıları açtılar
Sırattan geçer iken,
El eyleyip geçtiler
Sonunda şehitlerin,
Buluştuğu an geldi
Kapıları açtılar
Dediler ki han geldi
Saf saf oldu melekler,
Göründü O'nun yüzü
Hanlar hanı Bayındır,
Haber saldı her yana
İlteriş'e, Saltuk'a,
Kültigin'e, Kürşat'a
Orada kavuşma günü,
Bu tarafta matem var
Payesine ayrılmış,
Sırr-ı suret hatem var
Biliriz ki orada
Seni dostlar ağırlar
Burada yürekler yanık,
Yanar burda bağırlar
Gözün aydın daracık,
Gözün aydın Esendağ
Erciyes'te göz yaşı,
Yetim kaldı Hasandağ
Ardın sıra dualar,
Tekbir veren gönüller
O an gazi dervişler,
Hem alperen gönüller
Yemin ettiler yemin,
Sancağı dikmek için
Toprağı devirmeli,
Tohumlar ekmek için
Şimdi türbedarların,
Bayrak tutar gün gece
Dervişlerin, Alplerin
Orda yatar gün gece
Kimisi toya gider,
Kimisinde sünnet var
Ora ' Türk'ün Türbesi ',
Can olana kıymet var
Sonumuz kara toprak,
Gün gelirde gideriz
Uzaklarda değilsin,
Yanımdasın sevdiğim,
Öyle özlemişim ki,
Canımdasın sevdiğim.
Sefaiyem vay bana!
Canan gitti... can gitti...
Başın sağ olsun Turan
Başbuğ Alparslan gitti! ...
Aşık Sefai |
Uykular Geldi'de Kovdumu Gözüm
|
Ne isyan
edersin zülfü sırmalım
Uykular geldi'de kovdumu gözüm
Ahfalına taşın yakar sinemi
Uykular geldi'de kovdumu gözüm
Sular inişine durmaz akarken
Kara bulutlarda şimşek çakarken
Gece karanlıga çıra yakarken
Uykular deldi'de kovdumu gözüm
Besmeleyi çeksem aşın dibinde
Sevdam gizli kaldı kaşın dibinde
Hayalin uyutmaz taşın dibinde
Uykular geldi'de kovdumu gözün
Sevdam yatar sıra sıra toprakta
Gizlidir görünmez yara toprakta
Kuş tüyü yastıkta kara toprakta
Uykular geldi'de kovdumu gözüm
Aşık Sefai |
Yanar |
Turaba
düstü gönlüm
Ne bilsin nerde yanar
Kimisi orda yanar
Kimisi burda yanar
Kavusani görmedim
Ne ondan geçen duydum
Kimi ateste üsür
Kimisi karda yanar
Kabristana seslendim
Ela gözdeki nazar
Sahmeran bakisli yar
Kaderim kara yazar
On sekizbin sarayin
Kapisinda bergüzar
Kimi asikar eder
Kimisi sirda yanar
Karanlikta yedi renk
Karayi seçti gözüm
Doganayda matem var
Secdegahtadir yüzüm
Sevdasi bende gizli
Hakikat benim özüm
Urgan vurun boynuma
SEFAI'm darda yanar!
Aşık Sefai |
Yar |
Ham isem
atese atin
Hak közüne çekilirim
Dariysam harmanda yakin
Hak közüne çekilirim yar
Fitne düsürür dillere
Zulüm gelir bülbüllere
Dünayayi koydum ellere
Hak sözüne çekilirim yar
Sevdaliyim sevdaliyim
Amma bana yar degil
Asikar etmedim lakin sir degil
Senin için ölmek bana ar degil
Yollar uzadikca kervanim sensin
Lokmanim ilacim dermanim
Sensin ey güzel
SEFAI'yem imanima
Haber edin mihmanima
Yeter ettiler canima
Gökyüzüne çekilirim yar
Aşık Sefa |
Yari görmeden |
Yaz
gelende başaklar boyun bükse
Kavrulsada biçmem yari görmeden
On sekizbin renge senin deseler
Ak karadan seçmem yari görmeden
Divani iken imdadıma yetseler
Saraya konuktur deyip ditseler
Abu hayat deyu ikram etseler
İç deseler içmem yari görmeden
Naçarıda deli gönül naçarı
Gönül istemiyor yüksek uçanı
Cennet kapısını açıp içeri
Geç deseler geçmem yari görmeden
Aşık sefaiyem açmadan solsam
Sevda pınarından aşk ile dolsam
Topragın bagrında tomurcuk olsam
Bahar gelse açmam yari görmeden
Aşık Sefai |
Yesil Yaprak |
Yesil
yaprak döndügünde gazele
Yazin ardi güz görünür sevdigim
Ayrilirken kasim çatmam güzele
Belki aci söz görünür sevdigim
Bilirmisin sevda neden turnanin
Diyarindan kacip giden turnanin
Yükseklerden uçup giden turnanin
Sinesinde köz görünür sevdigim
Nazar eyler enginlerden yüceler
Garip gönlüm simdi neyi heceler
Çoban yildizina hasret geceler
Bu sevdalar az görünür sevdigim
Dagi yaran gögü aglatan vardir
Onsekizbin rengin cümlesi yardir
Varligin yokluktur yoklugun sirdir
Her zerresi toz görünür sevdigim
SEFAI'yem gecelere hilal et
Ister cemal eyle ister celal et
Bir lokma ekmegin yedim helal et
Ölüm bize tez görünür sevdigim!
Aşık Sefai |
Yunus |
Dergahı
şah olan Taptuk Gönlüne
Varmayan yollarda olur mu Yunus,
Tek bir ses ile seher vaktinde
Esmiyen yollarda olur mu Yunus.
Namert insanların gece düşünde
Haram sofralarında ekmek aşında
Suları kurumuş pınar başında
Turnasız göllerde olur mu Yunus
Kibirli gönülde, görmeyen gözde
Kırılmış kabukta, bozulmuş özde
Destursuz mekanda, manasız sözde
Şükürsüz dillerde olur mu Yunus.
Fitnede, fesatta, yuva bozanda
Ham olanı pişirmeyen kazanda
Ustasız aşıkta, cahil ozanda
İnançsız tellerde olur mu Yunus.
Aşık Sefa-i'yem anında ara
Yanında, canında, kanında ara
Aşk Ocağında yananda ara
Savrulan küllerde olur mu Yunus.
Aşık Sefai |
 .svg.png)  .svg.png)  .svg.png)  |

e - Posta:
HasKurt ÖzKurt
   
Bu site
HasKurt ÖzKurtTarafından
hazırlanmaktadır      |