...:::::::::: Ahmet Yılmaz ::::::::::...

...:::::::::: Müzikleri ::::::::::...

______ OTUZ KUPONA _____

Radyo, televizyon, gazete, dergi
Her birşey meydanda, sergi var sergi
Esnafa, çiftçiye koy peşin vergi

 

Uyan Türk Evladı! uyuma uyan
Otuz kupona alınmadı bu vatan

 

Taksitle araba, taksit taksit ev
Enflasyon kudurdu, dev oldu dev
istersen küfür et, istersen sev

 

Uyan Türk Evladı! uyuma uyan
Otuz kupona alınmadı bu vatan

 

Sınavı düşünme! kitabın bizden
Bedava deneme sınavın bizden
Yarıçıplak hatunlar, son avın bizden

 

Uyan Türk Evladı! uyuma uyan
Otuz kupona alınmadı bu vatan

 

Bardak, tabak, oyuncakı, halı verdiler
Denizin dibinde yalı verdiler
Gül yaprağı gösterip çalı verdiler

 

Uyan Türk Evladı! uyuma uyan
Otuz kupona alınmadı bu vatan

 

Fatih'e İstanbul, Yavuz'a Mısır
Yüz Kupona kilim, seksen kupon hasır
Kuponla gelecek ülkeye huzur

 

Uyan Türk Evladı! uyuma uyan
Otuz kupona alınmadı bu vatan

En son hediyeyi kızlar tanıttı
Gümbür gümbür çalan sazlar tanıttı
Utanmaz - arlanmaz yüzler tanıttı

Uyan Türk Evladı! uyuma uyan
Otuz kupona alınmadı bu vatan

 

Kampanya dönemi geldi - geçiyor
Uyuma vatandaş fırsat kaçıyor
Millet çatır - çatır kupon kesiyor

Uyan Türk Evladı! uyuma uyan
Otuz kupona alınmadı bu vatan

 

Her satırdan şiddet - nefret akıyor
Kalemler bölücü tohum ekiyor
Ekranlar salyalı pislik kokuyor

Uyan Türk Evladı! uyuma uyan
Otuz kupona alınmadı bu vatan

 

Makyaj, giyim - kuşam bunların işi
En sağlıklı yaşam bunların işi
"Siz emredin paşam" bunların işi

Uyan Türk Evladı! uyuma uyan
Otuz kupona alınmadı bu vatan

 

İhtilal yaparsın manşet atarlar
"Nû resim " yaparsın topa tutarlar
Hangisini saysam katar katarlar

Uyan Türk Evladı! uyuma uyan
Otuz kupona alınmadı bu vatan

 

Demokrasi, laiklak, insan hakları
Örtüyle başladı ilk yasakları
İrtica geliyor (!) son tuzakları

 

Uyan Türk Evladı! uyuma uyan
Otuz kupona alınmadı bu vatan

 

Laiklik şeriat kavgası bitsin
Ülkeme duyulan bu nefret yetsin
Sevmeyen şerefsiz defolsun gitsin

 

Uyan Türk Evladı! uyuma uyan
Otuz kupona alınmadı bu vatan

 

Görüntü kemalist / aslı komünist
Hesaplar çok ince tam oportünist
Bunlar hem yalaka, hem kapitalist

 

Uyan Türk Evladı! uyuma uyan
Otuz kupona alınmadı bu vatan

 

Atatürk maskesi işin yapısı
Atatürk'e kuban olsun hepisi
Bizim ulan memleketin tapusu

 

Uyan Türk Evladı! uyuma uyan
Otuz kupona alınmadı bu vatan

 

Deniz Türkiyeli, Önkuzu Türk'tü
Ay-Yıldız bayrağı en büyük farktı
Evita sevenler Ülkü'den korktu

 

Uyan Türk Evladı! uyuma uyan
Otuz kupona alınmadı bu vatan

 

Kılıçkıran, Özmen dağda gezmedi,
Karakol basmadı, huzur bozmadı
Beşbin şehit verdik kimse yazmadı

 

Uyan Türk Evladı! uyuma uyan
Otuz kupona alınmadı bu vatan

 

Her günüm cenaze her günüm şehit
Çektiğim acıya yaradan şahit
Bunların sebebi Şam'da bir it oğlu it

 

Uyan Türk Evladı! uyuma uyan
Otuz kupona alınmadı bu vatan

 

Kimine Rusya'da bedava tatil
Kimine dinamit, kimine fitil
Çatlıya gelince "Faşist" bir katil

 

Uyan Türk Evladı! uyuma uyan
Otuz kupona alınmadı bu vatan

 

Düşman gelmiş kapımıza dayanmış
Dört yanımız kampanyaya boyanmış
Kutuplara yaz gelmiş bak onlarda uyanmış

 

Uyan Türk Evladı! uyuma uyan
Otuz kupona alınmadı bu vatan

 

Çanakkale hiç kampanya görmedi
Dumlupınar kampanyaya girmedi
Kocatepe mega kupon vermedi

 

Uyan Türk Evladı! uyuma uyan
Otuz kupona alınmadı bu vatan

 

Ahmet Yılmaz

O Gece

4 Nisan gecesi, 4 Nisan gecesi saat 10:45.
Seven gönülleri yaktı kor ateş.
Bu giden, bu giden son başbuğ, Alparslan TÜRKEŞ.

Dualar, tekbirler size Başbuğ'um,
Hakkını helâl et, hakkını helâl et bize Başbuğ'um!

 

4 Nisan gecesi, 4 Nisan gecesi zifir karanlık.
İnsan faniymiş; hayat, hayat bir anlık.
Bayındır önünde son yarenlik.

 Dualar, tekbirler size Başbuğ'um,
Hakkını helâl et, hakkını helâl et bize Başbuğ'um!

Dediler ki, dediler ki; Başbuğ Hakk'a yürüdü.
Bozkurtlar çaresiz, çınar kurudu.
Gözyaşı selinde karlar eridi.

      Dualar, tekbirler size Başbuğ'um,
Hakkını helâl et, hakkını helâl et bize Başbuğ'um!

     Hastane önüne doldu bozkurtlar.
Saçını, başını yoldu bozkurtlar.
Hem yetim, hem öksüz kaldı bozkurtlar.

Dualar, tekbirler size Başbuğ'um,
Hakkını helâl et, hakkını helâl et bize Başbuğ'um!

Başkan anlatıyor, başkan anlatıyor; Durmak bilmedi.
Seksen yıl çalıştı, asla, asla yılmadı.
Bir çocuk haykırdı; Türkeş ölmedi!

Dualar, tekbirler size Başbuğ'um,
Hakkını helâl et, hakkını helâl et bize Başbuğ'um!*

Gece, gece saat 3'te nöbet başladı.
Bir grup bıraktı, biri başladı.

Ahmet Yılmaz

 

Mezar Taşı

Kırk dört yılı en başlarda,
Seksenlerde, C-beşlerde,
Hücrendeki tüm taşlarda,
Arkadaşın ben olaydım...

Nağme nağme, fasıl fasıl,
Ömür geçti usul usul,
Yine esir Kerkük, Musul,
Turan düşün ben olaydım...

Her gündüzde, her gecede, 
Sürgünlerde, işkencede,
Yaşadığın her acıda,
Mağrur başın ben olaydım...

Alperenlik var yapıda,
Nöbete dursam kapıda,
Ankara'da, Beştepe'de,
Mezar taşın ben olaydım...

 

Ahmet Yılmaz

 

Firar Geceleri

 

Kaçardık pencereden bazı geceler.

Gündüz yavuklumuzun yanına gideceğiz diye,
özene bezene cilaladığımız çizmelerimizi kirletmenin zevkini tadarak
bir başka gezerdik yurttan kaçtığımız firar gecelerinde.
Gözlerimiz ışıl ışıl, delikanlıca...


Kaçardık pencereden bazı geceler.

Bekçiye gözükmeden.
Sessizliği kıskandıracak kadar sessizce,
ama bir o kadar da erkekçe.

Aramızda topladığımız son harçlıklarımızla fırından yeni çıkmış sıcacık ekmek alır,
koşar adım dönerdik yurda, gizlice...


Kaçardık pencereden bazı geceler.

Maksat yeşillik olsun, iş olsun, muhabbet olsun diye.
Gömleksiz gravat takar, altına da şalvar giyer gezerdik.
İsyan karası firar gecelerinde sevda türküleri söyler,
şiirler yazardık sevgiliye, sevgiliye...


Kaçardık pencereden bazı geceler.

Sevdalıydık. Kındaki kılıç,
beldeki hançer, duvardaki mavzer kadar sevdalıydık. Heee...
Kimine göre de deli.
Ama bilmiyorlardı ki; hepimiz birer sevgi militanı,
hepimiz birer gül dalıydık...

Kaçardık, kaçardık pencereden bazı geceler.

Eğer evden paramız yeni gelmişse, bir tek sigarayı.
bir tek sigarayı üç beş arkadaş paylaştığımız nikotinsiz gecelere inat,
sigara tazeler sabahlardık.
Bazen terminalde, bazen garda.

Sabah ezanının hemen sonrasında günün ilk ışıklarıyla birlikte gelirdi meram ekspres.
Gözleri uykudan kanlanmış yolcularla dolardı,
gar kahvesi ve simitçinin önü.
Bizler yerimizde duramaz,
sabırsızlıkla beklerdik trenin hareket düdüğünü.

Az sonra hantal lokomotif homurdanır,
ihtiyar raylar gıcırdarken; bizler,
yüzümüzde o muzip öğrenci gülümsemesi,
el sallardık kimsesiz yolculara; belki, belki hayra gireriz diye...

Ahmet Yılmaz

Vasiyetim

Gidenler; eşlerine, evlatlarına ,

arkadaşlarına, dostlarına yazıp bırakırken

ben sana yazmak zorunda kaldığım için beni affet,

beni affet Baba!

Hiç bir zaman senin istediğin gibi bir evlat olamadım.

Biliyorum, hoş kendi istediğim gibi de olamadım ya.

Ne fark edecekse!...

Yağmurlu bir akşam üstü parkamın sırtı delik deşik,

kafam gözüm darmadağın getirip bırakırlarsa evin önüne;

sakın, sakın üzülüp dövünme! Ve hiç düşünme nedeni!

Soranlara, soranlara ömrü sokak çocuklarıyla,

Eylül çocuklarıyla, onun bunun çocuklarıyla ve

en sonunda da ittifak çocuklarıyla kavgayla geçti dersin.

Şimdi, şimdi hep özlediğim bizim çocukların,

ülkü çocuklarının yanında dersin, olur mu?

Sıradan bir mezar, sıradan bir tören istiyorum.

Tıpkı dokuz can, dokuz yiğidim, dokuz gardaşım gibi.

Cenazeme gelen,

cenazeme gelen kotlu,

parkalı, ikibin içen arkadaşlarımı benim yerime koy,

 benmişim gibi sev, anlamaya çalış onları!

Onların,

onların yaşanan bunca şeye rağmen beni sevdiklerine inanıyorum.

Dilerim öyledirler.

Ama tabutuma tutunup en öne geçmeye çalışan,

güneş gözlüklerinin altında timsah gözyaşları döken gravatlı godoşları;

pehhh, boş ver gitsin!

Velhasıl, vasiyetimi ve sıkıntılarımı yine sana,

arabamı teşkilata, kavgamı ve aşklarımı genç kardeşlerime,

 ağacımı, ağacımı yeni ozanlara,

silahımı, sazımı kitaplarımı ve inadımı oğluma,

sevgimi kızıma, sabrımı kadınıma,

türkülerimi, türkülerimi her şeyden çok sevdiğim halkıma bırakıyorum.

Bana, bana hakkınızı helâl edin!
 

Tanrı Türk'ü Korusun ve Yüceltsin!...

 

Ahmet Yılmaz

YAŞIYORUZ BİZ

Yıllar önce böyle idi şimdi de böyle
Alnımız ak başımız dik yaşıyoruz biz
Oğuz Kaan Alparslan Fatih’ten beri
Memleket derdini taşıyoruz biz

Bosna-Hersek Azerbaycan ve Çeçenistan
Unutulmaz Kerkük Musul Doğu Türkistan
Yaşanılır anlatılmaz yavrum bu destan
Dağlar soğuk ölüm soğuk üşüyoruz biz

Düşman geçmiş karşımıza gülüyor
Dağlarımda çoluk-çocuk ölüyor
Namerdin yaptığı kâr mı kalıyor
Düzen bozuk düzen bozuk şaşıyoruz biz

Selçuklu Osmanlı şimdi Türkiye
Dört yanımı düşman sarmış ne diye
Allah Kitap Vatan Millet ve Bayrak diye
En büyük hedefe koşuyoruz biz

Ölmedik...Ölmedik...
Yaşıyoruz biz...

 

Ahmet Yılmaz

e - Posta: HasKurt ÖzKurt

Bu site HasKurt ÖzKurtTarafından hazırlanmaktadır