Back to Top
 
 
 
 

Tevellüt; kırkdokuz, adım Arif`tir.

Soyadım kütükte Şirin bilinir.

Giresun, Alucra, Hapu köyünden,

Soyumu sopumu sorun bilinir.


Ozan diye tanır tanıyan beni,

Gönlümde yaşatmam garezi, kini,

Ve lâkin memleket, millet haini

Olanlarla aram serin bilinir.


Siz sakın sanmayın el vurdu bana;

Öpmeye kalktığım el vurdu bana,

Bülbül idim bülbül, gül vurdu bana,

O yüzden dertlerim derin bilinir.


Hakkımda istenen ceza çok benim.

İpe de çekseler, korkum yok benim.

Allah`a çok şükür, alnım ak benim.

Bekleyin… Sabredin… Durun bilinir.


Ben Arif`im, baba bildim devleti.

Benim işim uyandırmak milleti.

Söylediğim bu destanın kıymeti,

Bugün bilinmezse, yarın bilinir.

Ozan Arif

 Vatanın, milletin sahibi biziz.
 Başbuğ`um emrinde, emrindeyiz biz.
 Bu yolda bir ölür bin diriliriz.
 Başbuğ`um emrinde, emrindeyiz biz

 Dinin ve devletin bekâsı için,
 İslâmın mubarek gazâsı için,
 Cenab-ı Allah`ın rızâsı için,
 Başbuğ`um emrinde, emrindeyiz biz

 Bu yol ki, hayatı bu yolda bulduk,
 Bu şuur, bu azmi biz senden aldık.
 Tek kafa, tek yürek, tek bilek olduk.
 Başbuğ`um emrinde, emrindeyiz biz.


Köy, şehir, kasaba, milli iradem,
Antepli Şahin`im, Maraş`lı edem,
Yediden yetmişe gardaşım, dedem,
Başbuğ`um emrinde, emrindeyiz biz.

Başbuğ`um olmasan her şey bitmişti.
Türkiye komünist olup gitmişti.
Sen sağ ol sayende gençlik yetişti.
Başbuğ`um emrinde, emrindeyiz biz.

Bu kervan gidecek ürsün köpekler.
Analar, babalar, doğan bebekler,
Bozkurtlar hep senden işaret bekler.

Başbuğ`um emrinde, emrindeyiz biz.


Korkaklar gelmesin, geriye dönsün.
Dışarı çıkmasın evinde sinsin,
Dün sendin, bugün de liderim sensin.
Başbuğ`um emrinde, emrindeyiz biz.

Sen emret her engel az gelir bize,
Aşılmaz dağ olsa düz gelir bize,
Zindanmış urganmış vız gelir bize,
Başbuğ`um emrinde, emrindeyiz biz.

Sabrımız memleket için biline,
Dileriz akıllar başa alına,
Bir değil bin Arif feda yoluna,
Başbuğ`um emrinde, emrindeyiz biz.

OZAN ARiF

29.Ekim.1982

Aslımız Oğuz aslı,
Ülkücü derler bize.
Neslimiz Asım nesli,
Ülkücü derler bize.


Cihandır eşiğimiz,
Ocaktır beşiğimiz,
Dokuzdur ışığımız,
Ülkücü derler bize.


İmanın kölesiyiz,
Küfürün belasıyız,
Türk-İslâm kalesiyiz,
Ülkücü derler bize.


Vatana kanat gerdik,
Uğrunda neler gördük,
Dörtbin de şehit verdik,
Ülkücü derler bize.


Zindanlar şükrümüzdür,
Çilemiz zikrimizdir,
Partimiz fikrimizdir,
Ülkücü derler bize.


Zindanda Bozkurt terler,
Çakallar neden hürler?
Korksunlar dikatatörler,
Ülkücü derler bize.


Allah`tır tek hakim be,
Kur`an`dır tek hüküm be,
Bey kimmiş, paşa kim be?
Ülkücü derler bize.


İpsede kaderimiz,
Yüzülsede derimiz,
Başbuğ`dur liderimiz,
Ülkücü derler bize.


Başbuğ`dan ferman ola,
Arif`e derman ola,
Gün ola harman ola,
Ülkücü derler bize.

01. Ocak 1983

Yerleri gökleri yaradan Allah,
Mal verme, mülk verme, han verme bana.
Dünyanın malına etmem eyvallah,
Ne şöhret, ne rütbe, şan verme bana.


İman ver ki, nefsi vurup yıkmalı,
Bir yürek ver, kafesinden çıkmalı,
Ülkü diye alev alev akmalı,
Damarında donmuş kan verme bana.


Arif`in dileği geç veya erken,
Söz verdim Onlara nöbet alırken,
Ülkücü gardaşım şehit olurken,
Yorganda çıkacak can verme bana.

Ozan Arif

Hakimler, savcılar; Utanmayın siz!
Bu mahkeme doğru olmuyor deyin.
Hem bunda ne varki, utanasınız?
Adalet yerini bulmuyor deyin.


Velveleye, tantanaya değmedi,
Haklılar zulüme boyun eğmedi,
Doluya çok koyduk fakat sığmadı,
Boşa koyunca da dolmuyor deyin.


Olduğunuz yeter, olaman maskara.
Hukuku öldürür bu kadar yara,
Cübbeyi çıkartın koyun kenara,
Bu iş elimizden gelmiyor deyin.


Bir “ülkü” diyorlar aman ha aman…
Öyle kök salmış ki, sökmesi yaman;
Kurur diye hayâl kurduk bir zaman.
Kurumayı bırak, solmuyor deyin.


Derisini yüzsen yüzüne güler,
Merhameti yalnız Allah`tan diler,
Bir acayip insan bu ülkücüler,
Zindandan, idamdan yılmıyor deyin.


İçlerinde yoktur vatanı satan.
İki laf etseler birisi vatan.
Bunca ülkücüyü ayakta tutan,
Ne biçim ruh ise ölmüyor deyin.


Ateşin büyüğü rüzgârda parlar,
Küçükse söndürür esen rüzgârlar.
Suç diye bir şey yok, şahsi çıkarlar
Adâleti hâkim kılmıyor deyin.


Bize kalsa karar verirdik çoktan,
Baskı daha ağır haktan hukuktan,
Hülâsa farksızız bir korkuluktan,
Karar vermek bize kalmıyor deyin.


Mahkeme olarak formaliteyiz biz,
Hâkim, savcı bizim sade ismimiz,
Beş-altı kocalı avrat gibiyiz,
Kimse vaziyeti bilmiyor deyin.


Yedi savcı bulan, on daha bulsa,
On-onbeş hâkim de yanyana gelse,
Dokuzyüz bilmem kaç sayfa da olsa,
Kılıf minâreyi almıyor deyin.


İzimiz besbelli, yürüdük karda,
Tokmağı çeviren(!) Avrupa`larda,
“Barış derneği”`de artık dışarda,
Bu vicdan, bu sazı çalmıyor deyin.


Ne lüzum var sayfa sayfa yalana,
Gidiniz size baskı yapan falana,
Bölücüyü suçsuz diye salana
Bunlar memleketi bölmüyor deyin.


Sus be Arif… Zaten yoktur neşemiz,
Çok sıkıştık dar geliyor köşemiz,
Biz salarız ama Kenan Paşa`mız,
Korkuyor, Türkeş`i salmıyor deyin.

İbret al gardaşım az kulak ver de,
Ar`ım dersin amma, iş işten geçer,
Kızıl âfat girer ise bu yurda,
Zorum dersin amma, iş işten geçer.


Üzülerek söylüyorum saz ile,
Bu sözlerim kafanıza yazıla,
Mavi, yeşil, beyaz döner kızıla,
Sarım dersin amma, iş işten geçer.


Tarlana tohumu mecbur ekersin,
Ak alından emek teri dökersin,
Hasatı el yapar boynun bükersin,
Darım dersin amma, iş işten geçer.


Dersin ki; benim de bir törem vardı,
Davul zurnam ile kanım kaynardı,
Erzurum`da dadaşlarım oynardı,
Barım dersin amma, iş işten geçer.


Varlığını göster gardaşım önce,
Destek ol hemşerim ülkücü gence,
Kızıl balyoz kuş beynine inince,
Varım dersin amma, iş işten geçer.


Arif`im sözümü yayın bucağa,
İnciri dikerler senin ocağa,
Her gece verirler başka kucağa,
Karım dersin amma, iş işten geçer

Ozan Arif

Çok zevk aldık komşumuzun derdinden,
Haz yapa haz yapa bu hale geldik.
İkimiz bir üçüncünün ardından,
Söz yapa söz yapa bu hale geldik.


Hep gözümüz elin ekmek aşında,
Böylelikle kaldık safın dışında,
Kadın işte, erkek kumar başında,
İz yapa iz yapa bu hale geldik.


Ne kanundan korktuk ne de fermandan,
Kestik, yaktık, tarla yaptık ormandan,
Çok savurduk den çıkmadı harmandan,
Toz yapa toz yapa bu hale geldik.


Adaletin ışığını söndürdük,
Vurguncuyu avantaya kondurkuk,
Uyuşturduk beyinleri dondurduk,
Buz yapa buz yapa bu hale geldik.


Gurbetçinin feryadını duymadık,
Rüşvetsiz vatanına koymadık,
Gümrüklerde nesi kaldı soymadık,
Kaz yapa kaz yapa bu hale geldik.


Kaş yaparken hep çıkardık gözleri,
Heder oldu aşıkların sözleri,
En basiti öz malımız sazları,
Caz yapa caz yapa bu hale geldik.


Seçim vakti çok sıvadık kolları,
Boş geçirdik aradaki yılları,
Kürsülerde eşşek gitmez yolları,
Düz yapa düz yapa bu hale geldik.


Parçaladık yüce türkün ırkını,
Ayrı dedik garbı ile şarkını,
Üç rey için mezheplerin farkını,
Koz yapa koz yapa bu hale geldik.


Çıkar için girdik binbir kılığa,
Kaypaklık ta pes dedirdik balığa,
Kaplumbağa ile soluk soluğa,
Hız yapa hız yapa bu hale geldik.


İnatlıkta yarış yaptık keçiyle,
Namussuzu kabul ettik suçuyla,
Kel kız gibi ablamızın saçıyla,
Poz yapa poz yapa bu hale geldik.


Ozan Arif ne söylesin şu anda,
Siz söyleyin şevk kalır mı insanda?
Vatanını sevenleri zindanda,
Köz yapa köz yapa bu hale geldik.

Ozan Arif

Dinlesin milletim, duysun sözümü,
Yârana kurbandır bu canım benim.
İmansızlar yaralamış özümü,
Sarana kurbandır bu canım benim.


Ulu Tanrı`m mubarek kıl gazamı,
Sefer ettim vücudumu azamı,
Bu mülk-ü dünyaya İslam nizamı,
Kurana kurbandır bu canım benim.


Aşıklardan çıkar sözün zengini,
Gösterin cihanda Türk`ün dengini,
Ay-Yıldızlı bayrağıma rengini,
Verene kurbandır bu canım benim.


Beşikte gardaşım hep yetim kalsa,
Süt emdiğim anam saçını yolsa,
Türk-İslâm düşmanı babam da olsa,
Vurana kurbandır bu canım benim.


Ozan Arif der ki; bütün sussalar,
Sende sus diyerek boynum kesseler,
Şeriatçı diye ipe assalar,
Kur`an`a kurbandır bu canım benim.

Ozan Arif


Çok kuraklar gördük biz. Bu da geçer evladım,
Dostumuz Allah bizim, unutma bu gerçeği.
Etim ile besleyip, kanım ile suladım,
Bu kurak kurutamaz “Ülkü” adlı çiçeği.

Ozan Arif

Ben bu vatan, ben bu yurdum hemşerim,
Özlerimden kan akmaya başladı.
Sebep sorma, yara bere her yerim,
Dizlerimden kan akmaya başladı.


Hasret kaldım sevgi dolu çağlara,
Gül yetişen bülbül öten bağlara.
Kar yerine kin yağınca dağlara,
Buzlarımdan kan akmaya başladı.


Hazan geldi bunca genci götürdü,
Kış bağrıma mezar oldu oturdu.
İlkbaharda bostan bomba bitirdi,
Yazlarımdan kan akmaya başladı


Bilirsiniz, eski Ocak nasıldı?
Bak! Üstüne kara kazan asıldı,
Odun kemik, duman feryat kesildi,
Közlerimden kan akmaya başladı.


Garez girdi milletimin bağına,
Kötü düştüm bölünmenin ağına,
Son günlerde kefen oldum çoğuna,
Bezlerimden kan akmaya başladı.


Elif dedim Yaradan`a sarıldım,
“Dal” okuyup, hep kötüye yoruldum,
“Cim” deyince tam böğrümden vuruldum,
Cüzlerimden kan akmaya başladı


Ben büyüttüm dile derman olanı,
Putperesti dergâhına alanı…
Yok çıkartan deliğinden yılanı,
Sözlerimden kan akmaya başladı.


Yunus Emre`m bakma sakın kusura,
Senin gibi şükreden yok hasıra,
Aşıklarım bir hoş oldu bu sıra,
Sazlarımdan kan akmaya başladı.


Bak hemşerim! Arif derki yürekten,
Ben vatanım dağdan, taştan, ırmaktan,
Seni böyle hep gaflette görmekten,
Gözlerimden kan akmaya başladı.

Yeter be..! Yeter be sabrımız taştı,
Korkum yok… Korkum yok…

Korkum yok sizden.
Bardağı taşıran son damla düştü,
Korkum yok… Korkum yok…


Korkum yok sizden.

Kinim size milletinden bezenler,
Yalan dolu, riya dolu düzenler,
Tarih boyu ezileni ezenler,
Korkum yok… Korkum yok…


Korkum yok sizden.

Şereflerin satıldığı pazarlar,
Tarih kesen, töre kesen hızarlar,
Osmanlıyı hain yazan yazarlar,
Korkum yok… Korkum yok…


Korkum yok sizden.

Kan dolu kadehler, cünüp şişeler,
Yalancı duvarlar, katil köşeler,
Barut değil, şarap kokan paşalar,
Korkum yok… Korkum yok…


Korkum yok sizden.

Türk`üm dedik; çekip çekip vurdunuz,
Bizi vurup bizden hesap sordunuz,
Ölümden öteye köy mü kurdunuz,
Korkum yok… Korkum yok…


Korkum yok sizden.

Hakkı seven hakim sözümü anlar,
Kanuna saygıdır bilene bunlar,
Başı besmelesiz düzme kanunlar,
Korkum yok… Korkum yok…


Korkum yok sizden

Bir insan bilerek yılan mı besler,
Beyni satılmışlar, niyeti pisler.
Maddeci tayfalar, dinsiz reisler,
Korkum yok… Korkum yok…


Korkum yok sizden.

Devir sizin diye Arif ne yapsın?
Korkuyu put edip puta mı tapsın?
İnceldiği yerden koparsa kopsun,
Korkum yok… Korkum yok…

Korkum yok sizden.

Ozan Arif

Ülkücüyüz dedik zindana dolduk,
Açıl artık açıl demir kapılar.
Allah`sız kanunun esiri olduk,
Açıl artık açıl demir kapılar.


Paslanmış zincirler salmaz kolumu,
Babam ölmüş, anam bekler yolumu,
Ülkücü şehitler büktü belimi,
Açıl artık açıl demir kapılar.


Arif`im yatmanın sırası değil,
Sebebim yüzümün karası değil,
Bozkurt`un mekânı burası değil,
Açıl artık açıl demir kapılar.

Ozan Arif

Tasalanıp düşme dile,
Boş ver gönül Allah büyük.
şükretmeyi öğren hele,
Boş ver gönül Allah büyük


Deme nazlı yarim hani,
Mecnun`sanda dinle beni,
Unutsada Leyla seni,
Boş ver gönül Allah büyük


Ha otuz yıl ha müebbet,
Yaradanla kur muhabbet,
Bu günler de geçer elbet,
Boş ver gönül Allah büyük


Hak bildiğin yolda yürü
Çürürsen de öyle çürü
Bu düzene bas küfürü.
Boş ver gönül Allah büyük


Ozan Arif el ne dese,
Zafer bizim yok vesvese.
Bir gün göçer «Taş medrese»,
Boş ver gönül Allah büyük.

Ozan Arif

Kör olan vicdanlar, bakın da görün,
Bakmayınca bu memleket düzelmez!
Şu çıban yarılıp içinden irin,
Akmayınca bu memleket düzelmez!

Kapanmalı bu milletin yarası,


Olmamalı Türk`ün Türk`ten şüphesi,
Yol olmalı aşk dağının tepesi,
Her kulağa birer sevgi küpesi,
Takmayınca bu memleket düzelmez.


Beşeriyet kanununun çatlağı,
Yurdu yaptı vurguncunun otlağı,
Yetimin hakkını yiyen gırtlağı,
Sıkmayınca bu memleket düzelmez!


Vallahi susamış arıyor vatan,
Yeni bir kumandan, yepyeni bir han,
Ben diyeyim Fatih, sen de Alparslan,
Çıkmayınca bu memleket düzelmez!


Koy desinler falan fikrin ozanı,
Ozan Arif, sen bırakma ezanı,
Bismillah deyipde köhne düzeni,
Yıkmayınca bu memleket düzelmez!

Ozan Arif

Oturdum, düşündüm, sebep ne neden?
Kızıla değil de, ala kıydılar.
Bazen Yunus, bazen Yavuz`ca giden,
Yolcuya kıydılar, yola kıydılar.


İlâhi bir aşkla tütüp dururken,
Ateşinde kızıl küfür erirken,
Işığı yarına müjde verirken,
Ocağa, ateşe, küle kıydılar.


Bu söz yeni değil söylenmiş önce,
Diken yaranırmış deveye anca,
Deve çobanından bağban olunca,
Dikeni bırakıp güle kıydılar.


Allah için biri gerçeği görüp,
Dökmedi zehrin tasını kırıp,
Üstelik zehiri süngüyle sürüp,
Ne tuhaf değil mi, bala kıydılar.


Baba evladına kıyar sanmazdım,
Zaten kıyan el olsaydı tınmazdım,
Önceden kıysalar yine yanmazdım,
Zafere bir adım kala kıydılar.


Ahte vefa var ya; umutmuş gardaş,
O umut ki bizi uyutmuş gardaş,
Baltalar sapını unutmuş gardaş,
Ormana, ağaca, dala kıydılar.


Çekilenler hayalimde yadımda,
Anlatmakla bitmez iki adımda,
Kırkdört`den seksen`e hesapladımda,
Otuzaltıbuçuk yıla kıydılar.


İnanan ne zaman olmuş ki mağlup?
Kıysalarda biziz yarin ki galip,
Lâkin oynunu oynadı salip
Uşakları üç hilale kıydılar.


Bu gerçeği Arif olan söylüyor,
Kıyanın kurduğu pilan söylüyor,
Kim derse ki; gaflet, yalan söylüyor,
Bunlar bize, bilee..bile kıydılar.

Ozan Arif

28. Eylül 1980

Meydan sizin… Onun bunun sözünü,
Duyarsanız yazık olur vatana.
Kuru lafla memleketin gözünü,
Boyarsanız yazık olur vatana.


Eğilin milletten yükselen sese,
Mavi boncuk dağıtmayın herkese,
Hoşgörü bezinden takım elbise,
Giyerseniz yazık olur vatana.


Bilinmeli Mataracı sürüsü,
Ötmemeli Yahya`ların borusu,
Aç beklerken memleketin yarısı,
Doyarsanız yazık olur vatana.


Atatürk maskesi, hayran firenge,
Bak! şimdi girdi Kemalist renge,
Her devrin köpeği şu pezevenge,
Uyarsanız yazık olur vatana.


Hatırını gütmen bilmem ne beyin,
Herkesin suçunu yüzüne deyin,
Şimal rüzgarına, dikkat eyleyin,
Buyarsanız yazık olur vatana.


Düşman olup “milli birlik” çağrıma,
Komünistler yara açtı böğrüme,
Siz de süngünüzü benim bağrıma,
Dayarsanız yazık olur vatana.


Beşik yapıp kollarımı dizimi,
Ben büyüttüm “Ordu” adlı kuzumu.
Ben büyüttüm diye benim gözümü,
Oyarsanız yazık olur vatana.


Dört bin şehit verdik yurda hediye,
Düşünün bir defa acaba niye?
Komünistle beni aynı kefeye,
Koyarsanız yazık olur vatana.


Arif hazır size destan yazmaya,
Söz verdiniz ihaneti bozmaya,
Söz verdiniz komünizmi ezmeye,
Cayarsanız yazık olur vatana.

Ozan Arif

Diyorlar ki, sabır taşı.
Taşı taşı yorulduk biz,
Çatlayacak sabırtaşı.

Ozan Arif

01 Mayıs 1982

Maalesef adalet kana boyandı,
Tarih yakanızdan sarılır bir gün.
Haksız kalem kıran o kanlı eller,
Mutlaka kökünden kırılır bir gün.

Ozan Arif

Yaradan`a çok şükür,

Çelik gibi zindeyiz.

Bilevlendik Başbuğ`um,

Pür dikkat izindeyiz.

Ozan Arif

20. Ekim 1982

 Sen yalnız değilsin gökler ve yerler,
Vallahi… Billahi… Seninle şimdi.
Seksenbin evliya, doksanbin pirler,
Vallahi… Billahi… Seninle şimdi.


Yeşil Tuna dertli, akışı usul!
Azerbeycan, Kırım, Kafkasya, Musul,
Yedi iklim gardaş… cihan velhasıl,
Vallahi… Billahi… Seninle şimdi.


Yükünü idrak et! Ecdadın, atan,
Gönlünde İslâmın imanı yatan,
Edirne`den Kars`a koskoca vatan,
Vallahi… Billahi… Seninle şimdi.


Söyletmeyin beni hey gidi hey hey…
Yusuf Kaya, ilk göz ağrım Ruhi bey,
Son gurbet şehidi Necati ağabey,
Vallahi… Billahi… Seninle şimdi.


Haşatlı`lar, Gün`ler dizdik o safa.
Tarih şahit, Kur`an öpüp üç defa,
Kellesini ipe veren Mustafa
Vallahi… Billahi… Seninle şimdi.


Elbet bir gün biter çekilen dertler.
Zindanlarda çile çeken yiğitler,
Saymakla tükenmez cümle şehitler
Vallahi… Billahi… Seninle şimdi.


Evlât vermiş anaların sızısı,
Dul kalan gelinin kara yazısı,
Ülkücü şehidin yetim kuzusu,
Vallahi… Billahi… Seninle şimdi.


Kim bilir ne kadar, sığmazki dile,
Say sayabilirsen, kaç ehl-i çile,
Kırk çatal yürekli Muhsin`im bile,
Vallahi… Billahi… Seninle şimdi.


Ozan Arif, düşmeyecek bu tuğum.
Geri çıksın kim diyorsa ben yoğum.
Ankara`dan selam salmış Başbuğ`um,
Vallahi… Billahi… Seninle şimdi.

Ozan Arif

Size akıl vermiş gibi olmasın,
Bu fırsatı teptirmeyin efendim..!
Beslediğim Ordu aşkı solmasın.
Beni sizden kopturmayın efendim..!


Şöyle bir göz atın çin`deki hırsa,
Urus`a yaklaşman aklınız varsa,
Amerika sırtınızı okşarsa,
Kendinizi kaptırmayın efendim..!


Böyle denge olmaz, bu fikri atın,
Vatanı sevenin elinden tutun.
İbrenizi biraz daha doğrultun.
Doğru yoldan saptırmayın efendim..!


Gazioğlu zehirledi beşeri,
Gerçi şimdi aramakta başarı.
Behice`yi ben mi saldım dışarı..?
Gözüme kül septirmeyin efendim..!


Tükürürüm böyle işin içine,
Uydurma suç bağlamayın gıçına,
Milliyetçi Hareket`in suçu ne..?
Gerçekleri çarptırmayın efendim..!


Mehmetçiği kıran ile barışmam.
Rus`a selam duran ile barışmam.
Haşatlı`yı vuran ile barışmam.
Süngü ile öptürmeyin efendim..!


Vatanı sevmek mi suçumuz bre..?
Mustafa`mız gitti göz göre göre.
Hamdi Sevinç gibi pis köpeklere,
Bizi mahkûm yaptırmayın efendim..!


Doğan öz davası tam bir rezalet,
Yirmi suçlu olurmu be insaf et..!
Mustafa`yla yara aldı adalet,
İbrahim`le keptirmeyin efendim..!


Arif der ki; hakkı ile övelim…
Sakız mıdır ağzımıza gevelim..?
Atatürk`ü, Fatih gibi sevelim…
Fakat zorla taptırmayın efendim..!

Ozan Arif

Haydin hep bir ağızdan,
Yılana yuh çekelim.
Sağ görünüp sol sazdan,
Çalana yuh çekelim.


Bizdik dün vururlan,
Al bayrağa sarılan,
Bize karşı kurulan,
Pilana yuh çekelim.


Haykır sorgu olsada,
Sonu yargı olsada,
Adı vergi olsada,
Talana yuh çekelim.


Görmez kendi pisini
Kaltağının süsünü,
Bacımın örtüsünü,
Alana yuh çekelim.


Meshep yok diyen fişman,
Kur`an`a basar şaşman,
İslam`a sinsi düşman,
Olana yuh çekelim.


Tek Türkeş tutuk olan,
Tam kahpece bir pilan.
Ecevit suçsuz mu lan?
Salana yuh çekelim.


Adalet mağlup hayfa.
Yazanlar kızıl tayfa.
Dokuzyüz küsür sayfa,
Yalana yuh çekelim.


Ramazan oruç demez,
Şarapsız yemek yemez,
Bunlar geberse namaz
Kılana yuh çekelim.


Arif der ki; baş sakat,
Sivas, Amasya, Tokat!
Ordu yaşasın fakat
Falana yuh çekelim.

Ozan Arif

Vatanımın gözünde yaş,
Yurdu kime anlatalım?
Biz eylülde donduk gardaş,
Mardı kime anlatalım?


Şimdi yoktur suyu soran,
Bizden makbul testi kıran,
Milyonlara geldi boran,
Ferdi kime anlatalım?


Yaptığı ne; neler dedi!
Ahbab oldu fare kedi!
Sürüleri köpek yedi,
Kurdu kime anlatalım?


Bu dert fazla devletlere,
Biz dayandık bu dertlere,
Fırsat geçti namertlere,
Merdi kime anlatalım?


Arif kaçtı ağız tadı,
Adalet mi bunun adı?
Anamızı alan kadı,
Derdi kime anlatalım?

Ozan Arif

Uğraşman alçaklar beyhude yere,
İşkence, zulümü, zamı çok gördük.
Kolumuz alıştı paslı zincire,
Mahpusu, zindanı, damı çok gördük.


Asılsak korkmayız, sürgün az gelir.
Zulümü gördükçe bize hız gelir.
Aya sürün ulan, dünya vız gelir,
Fizan`ı, Yemen`i, Şam`ı çok gördük.


Biz medet ummayız vicdanı körden,
İsterse kaldıran olmasın yerden,
Mücevher de zaten düşmez değerden,
Çamuru, çorağı, kumu çok gördük.

</BR>

Bak şu boynuzluya artık şey oldu!
Dilim de dönmüyor bilmem ney oldu,
Dünkü pezevekler şimdi bey oldu,
Ünvanı, şöhreti, namı çok gördük.


Arif`im zalime zulümü kalmaz,
Tabutluk tan geldik bize dert olmaz,
Acı patlıcanı kırağı çalmaz,
Kederi, tasayı, gamı çok gördük.

Ozan Arif

Zulümle geçemez gemi denizi,
Batırmazsak bize yazıklar olsun.
Suçsuz yattığımız zindanda sizi,
Yatırmazsak bize yazıklar olsun.


Zaman gebe, saat o yüzden sancır.
Bu îmanı zaptedemez bu zincir.
Hepinizin ocağında bir incir,
Bitirmezsek bize yazıklar olsun.


Arif der ki; unutmayın şunları,
Unutmayın yaktığınız canları,
Fitil fitil burnunuzdan bunları,
Getirmezsek bize yazıklar olsun

Ozan Arif

10. Nisan 1982

Dile gel be Anadolu`m dile gel.
Dile gel; bugünü, dünü de anlat.
Kimse beni dinlemiyor hele gel,
Hele gel istersen bunu da anlat.


Anlat! Çünki ben anlatsam can sıkar,
Muş çalışır, İstanbul yer Muş bakar,
İzmir mağmur, Bursa şenmiş ne çıkar,
Yozgat`ı, Bitlis`i, Van`ı da anlat.


Sen anlat, elbet bulunur bir duyan.
Yerli kırem beğenmezken şu bayan,
Ağustos ayında orak sallayan,
Sıcaktan kavrulan teni de anlat


Hep sustun; harama helal denirken,
Bağrında öksüzün hakkı yenirken,
Küfür kara kara filizlenirken,
Yüreğe gömülen dini de anlat.


Sen vatansın, susma söyle adını,
Çeken bilir her acının tadını,
Üstünde yaşayan karabudun`u,
Budun`dan habersiz han`ı da anlat.


Ağu otu ekileli ovana,
Oğul arı bal vermedi kovana,
Vatanını, yani seni sevene,
Yıllarca beslenen kini de anlat.


Yaraların eskimedi çok yeni.
Kan gölüyken biliyorum ben seni!
Kurşunların ıslık çaldığı dünü,
Dünlerin yediği Gün`ü de anlat.


Ne günü unut sen, ne de geceyi,
Unutmaktan ateş sardı bacayı,
Kanlı katil yetiştiren hocayı,
İlimi, irfanı, feni de anlat.


Bir selden kurtuldun, kim idi bendin?
Bendi de bilirsin, seli de kendin!
Hangi yöne sürüklenmek istendin?
Gelecek öğrensin, yönüde anlat.


Tarih bazen inkar eder gerçeği.
Birliğine kim sapladı bıçağı?
Su ile beslenmez huzur çiçeği,
Çiçeği besleyen kanı da anlat.


Şu ananın gözündeki yaşa bak!
Şu mezarın başındaki taşa bak!
Ne yazıyor, doğumuna, yaşa bak!
Uğrunda verilen canı da anlat.


Tekme vuran çok olurmuş düşküne.
Arif`miydi bomba koyan köşküne?
Suçlu isem, susma Allah aşkına,
Beni de… Beni de… Beni de anlat.

Ozan Arif

21. Ağustos 1981

Bir dakika beyim sizlere bizi,
Üzdüren kuvveti bilmek istiyom.
O vicdan denilen duyguden sizi,
Bezdiren kuvveti bilmek istiyom.


Radyodan denmişti bir öğle vakti,
Hani cökecekti “Tay” ların tahtı,
12 Eylül`de yapılan ahtı,
Bozduran kuvveti bilmek istiyom.


Anlamadan dağ köyünün halından,
Çakaralmaz alınırken belinden,
Kelepçeyi “Baba”ların kolundan,
Çözdüren kuvveti bilmek istiyom.


Reklâma karın tok yapman tantana.
Nasıl kaçtı “Boran” izah et bana..!
Hemi de ilk önce Bulgaristan`a,
Sızdıran kuvveti bilmek istiyom.


Yedi nice ülkücünün etini,
Buna rağmen oynatıyor atını,
Daha hâlâ “Uğur Mumcu” itini,
Yazdıran kuvveti bilmek istiyom.


Ecele yaklaşsa köpeğin biri,
Cami duvarıdır pisleme yeri,
Hamdi Sevinç gibi, “Savcı Soyer”`i,
Azdıran kuvveti bilmek istiyom.


Adalet-madalet, iyi ya has ya,
Ancak bu şekilde yapardı Rusya.
MHP hakkında uydurma dosya,
Düzdüren kuvveti bilmek istiyom.


Bölücü kim imiş, bilelim bizde,
Söyleyin doğruluk var ise sizde.
CHP`nin kayığını denizde,
Yüzdüren kuvveti bilmek istiyom.


İzini kaybetti yürüyüp karda,
Bu ne biçim iştir, adalet var da,
Ecevit`i suçsuz gibi dışarda,
Gezdiren kuvveti bilmek istiyom.


Liderlik arması değildir bakır,
Rey verdi efendi, bir milyon fakır,
Alparslan Türkeş`in ardından çukur,
Kazdıran kuvveti bilmek istiyom.


Bu suçlu listesi yanlıştır toptan,
Kanlı katil yetiştirdi her tipten,
Liste`de neden yok “Alacakaptan”?


Çizdiren kuvveti bilmek istiyom. 

Kızmayın, sizlere karşı mı çıktık?
Gemi mi batırdık, düzen mi yıktık?
Meselâ askere kurşun mu sıktık?
Kızdıran kuvveti bilmek istiyom.


Arif bilir, sızmasa da basına,
Zindan inler “Yahya” ların sesine,
Türk`üm diyenleri Türk ordusuna,
Ezdiren kuvveti bilmek istiyom.

Ozan Arif

05. Mayıs 1981

Gelin de konuşak şöyle başbaşa..!
İçinizde aklı eren kim beyler..?
Üst üste baltayıvurmayın taşa,
Devleti yıllarca yeren kim beyler..?


Değişti mi yoksa devletin huyu?
Baba evlâdına kazar mı kuyu?
Dört bin şehit ile getirdik suyu.
Söyleyin testiyi kıran kim beyler..?


Koskoca partiler yattı diyen siz!
Devleti milleti sattıdiyen siz!
Gelmesek Türkiye battı diyen siz!
Tehlikeyi önce gören kim beyler..?


Bilerek haksızlık, ayıptır ayıp.
Bu millet aklını etmedi kayıp.
Vatan toprağını torbaya koyup,
Götürüp Rusya`ya seren kim beyler..?


Kulak verin dedik millet sesine!
Dokunmayın müminin namaz fesine!
Aksaray, Mardin`e, Kars Kalesi`ne,
Orağı, çekici geren kim beyler..?


Eyyamcı, mideci, pipocusunun,
Soyguncu, vurguncu, depocusunun,
Dev-Yol`cu, Dev-Sol`cu, Apocu`sunun
Karşısında mertçe duran kim beyler..?


Dosyalar düzdürüp siz yığın yığın,
Günahını boşa almayın “sağ”ın.
Altında toplayıp kızıl bayrağın,
İşçiyi meydana süren kim beyler..?


Suçlayın masumu suçlayın hele!
Savurun samanı kaptırın yele.
Hakimin, savcının önünde bile,
“Maocuyum” diye üren kim beyler..?


 Dokuz ışık”artık yasak olanda,
Demek ki paçamız kızıl yılanda.
Marksist fikirlerin fikrî alanda,
Açtığı yarayı saran kim beyler..?


Böyle demediniz millete ilkten,
Titreyin vebalden, titreyin yükten.
Komünizme karşı etten kemikten
Aşılmaz bir duvar ören kim beyler..?


Yanmazdım bağrımı mert olan yaksa.
Yapın, yaptığınız bizlere haksa.
“Devşirmenin dölü Haydar” mı yoksa?
Sizin beyninize giren kim beyler..?


Özbeöz evlâtken “Devlet Baba”`ya
Şimdi sayenizde döndük üveye.
Diken yaranırmış zaten deveye
Askeri, subayı vuran kim beyler..?


Arif der ki; “sol”u tutmak ne demek?
Üçünü dışarı atmak ne demek?
“Türkeş”`i mahkeme etmek ne demek?
Sizlere bu hakkı veren kim beyler..?

Ozan Arif

19. Ağustos 1981

Hakim bey.. Hakim bey..bütün dünyamı
Yıkarak yaptılar benim sorgumu.
C-5 denilen yere gözlerim bağlı,
Tıkarak yaptılar benim sorgumu.


Savcının ağzından şu okunanlar,
Benim suçum değil, hep yalan bunlar!..
Dövdüler hakim bey, ağzımdan kanlar,
Akarak yaptılar benim sorgumu.


Düştüm ki bir sürü Moskof piçine,
Biri demedi; “Bunun suçu ne?”
Tabancayı ta ağzımın içine
Sokarak yaptılar benim sorgumu.


Döve döve işettiler altıma,
Bayıldıkça sarıldılar hortuma,
Islatıp ıslatıp tekrar sırtıma,
Çıkarak yaptılar benim sorgumu.


Kimi vurdu, kimi baktı seyrime,
Jop izleri oluk oldu böğrüme,
Sigaranın ateşiyle bağrıma,
Çökerek yaptılar benim sorgumu.


Kimi şarap içti, kimisi rakı,
Karmakarış oldu her türlü koku,
Döverek pisletip, ağzıma b…
Dökerek yaptılar benim sorgumu.


Jileti vurdular ileri-geri,
Dilim dilim oldu yarıldı deri,
Yarılan yerlere tuzu, biberi,
Ekerek yaptılar benim sorgumu.


Tırnağım söküldü kelpeten ile,
C-5 ler konuşsa gelse de dile,
“Su” diye yalvardım!.. Hep güle güle,
Bakarak yaptılar benim sorgumu.


Şişe ile zorladılar kıçımı,
Tuzlu su verdiler, yaktı içimi.
Derisinden kopanaca saçımı,
Çekerek yaptılar benim sorgumu.


Allah`sız, kitapsız sekiz-on ayı,
Suçsuzum dedikçe, vurdu sopayı.
Burnuma soktular tornavidayı,
Bükerek yaptılar benim sorgumu.


Biri bu “Soyer” di, domuzun dölü!..
Sesinden tanıdım, değilim deli.
Tenasül uzvuma ceryanlı teli,
Takarak yaptılar benim sorgumu.


Hakim bey; erkeklik kalmadı daha!..
Ölem diye çok yalvardım Allah`a.
Avuç içlerimden tutup çarmıha,
Çakarak yaptılar benim sorgumu.


Babamı almaya, eve gittiler.
Anama, eşime neler ettiler!
Çocuğumun boğazından tuttular,
Sıkarak yaptılar benim sorgumu.


Yavrumu görünce çıldırdım dedim(!)
Ne derseniz kabul, saldırdım dedim.
Atatürk`ü bile öldürdüm dedim.
Yakarak yaptılar benim sorgumu.


Ozan Arif anlatamaz kaygımı,
Yitirdim kanuna olan saygımı!
Velhasıl “Devlete güven” duygumu,
Sökerek yaptılar benim sorgumu.

Ozan Arif

19. Mart 1982

Hakimler… Savcılar… Dinleyin hele,
Derini düşünün… Haktan şaşmayın…!
Uğraşmayın sizden yüksek dağlarla,
Karını düşünün… Haktan şaşmayın…!


Aslanı mahkeme edemez tilki,
Sözlerim sizlere ters gelir belki,
Bütün ülkücüler mahkum değil ki (…),
Hürünü düşünün… Haktan şaşmayın…!


Aklına gitmeyin üç-beş delinin,
O Saltık denilen Moskof dölünün.
Bir milyon rey veren M.H.P.`linin,
Birini düşünün… Haktan şaşmayın…!


Vural Özenirler… Soyer…Kayacan,
Sizi kurtaramaz o Saltık amcan,
Hamama girken duyun heyacan,
Terini düşünün… Haktan şaşmayın…!


Bildiğiniz gibi yazın ve çizin,
İpliği pazara çıktı bu bezin
“Ya Sabır…” çekmekten yorulan dizin,
Ferini düşünün… Haktan şaşmayın…!


Anlamak zor değil sabrın sonunu,
Milletin bu kadar sıkman canını,
Kadehe koyarken Bozkurt kanını,
İrini düşünün… Haktan şaşmayın…!


Mahkeme değilse şartlanmış yönde,
Neden yapılmıyor millet önünde..?
Bu alçak yargının Türk tarihinde,
Kirini düşünün… Haktan şaşmayın…!


İki gün mahkeme, üç gün teklemen,
Yalanın üstüne yalan eklemen,
Hukuku katledip, hayır beklemen
Şerini düşünün… Haktan şaşmayın…!


Rütbeye güvenip yapmayın talan,
Rütbe babanızın malı mı ulan..?
Rüzgarı ekereken çıkacak olan,
Ürünü düşünün… Haktan şaşmayın…!


Beşyüz küsür bozkurt kendinden emin,
Bunlar hep yavrusu benim ülkemin,
TÜRKEŞ suçlu derken siz cehennemin,
Narını düşünün… Haktan şaşmayın…!


Mahkeme politik… Hukuk sa süsü,
Bugün belki hoştur davulun sesi,
Demedi demeyin; benden demesi.
Yarını düşünün… Haktan şaşmayın…!


Sanmayın zulmünüz size kalacak,
Masum kan ağlarken hain gülecek,
Sizden yedi göbek sonra gelecek,
Torunu düşünün… Haktan şaşmayın…!

Ozan Arif

24. Ağustos 1981

“Ülkücüyüm” deme, suçlu
Derler yavrum sonra seni.
Bir kahpeye rastgelirsin,
Körler yavrum sonra seni.


Ömür boyu çilen bitmez.
“Millet” demen hoşa gitmez.
Milletin de yardım etmez,
Zorlar yavrum sonra seni.


Çetin yavrum, dâva çetin.
Huyu garip bu milletin.
“Devlet” dersin, öz devletin,
Horlar yavrum sonra seni.


Vatan sevmen etmez para,
Belli olmaz kanunlara,
Baban gibi zindanlara,
Korlar yavrum sonra seni.


Arif sözü dinle sabi,
“Ülkü” demir bir leblebi!
“Fikri” gibi, “Cengiz” gibi
Yerler yavrum sonra seni.

Ozan Arif

01 Mayıs 1982

Çok şükür Allah`ım ne mutlu bize!
Bugün Fetih Günü, bugün Kurultay…
Müjde yere, müjde göğe, denize,
Bugün Fetih Günü, bugün Kurultay…


Mazilerden koşuyoruz biz bu gün,
Atilere taşıyoruz biz bu gün,
çifte bayram yaşıyoruz biz bu gün,
Bugün Fetih Günü, bugün Kurultay…


Birisi tam beşyüz seneden önce,
Bugünkü köprüdür yarınki gence,
Rastlantı değil bu, bir rahmet bence,
Bugün Fetih Günü, bugün Kurultay…


Birisi Bizans`ı yıkış günümüz,
Hilal`i burçlara dikiş günümüz,
Birisi yarına bakış günümüz,
Bugün Fetih Günü, bugün Kurultay…


Bugüne, O günden geliyorum bak!
O ruhla urganda ölüyorum bak!
Bunca dert altında gülüyorum bak!
Bugün Fetih Günü, bugün Kurultay…


İkisi de ayın ruhun düğünü,
“Ulubat`lı Hasan”; kapmıştı dünü,
Bugün ise “Necati Uygur”;`un günü,
Bugün Fetih Günü, bugün Kurultay…


Arif der; birinde Bizans ağlıyor,
“Fatih”`in ateşi küfrü dağlıyor,
Birinde “Başbuğ”`un seli çağlıyor,
Bugün Fetih Günü, bugün Kurultay…


29. Mayıs 1982, Türk Federasyon`un 4. Büyük Kurultayı dolayısıyla

Ozan Arif

29. Mayıs 1982

Ağlamak, sızlamak nafile beyler,
Yorgana döşeğe vergi bağlandı.
İnliyor şehirler, kazalar, köyler,
Buğdaya, başağa vergi bağlandı.


Bülbül gibi susmak için dut yerdik,
Koyun besler, kuzu besler süt yerdik,
Ara sıra av yapardık et yerdik,
Baruta, fişeğe vergi bağlandı.


Berberin, bakkalın koptu damarı.
Esnaf duman oldu yedi şamarı,
Sık diyorlar, yok ki sıkak kemeri,
Kemere, kuşağa vergi bağlandı.


Bankerler topladı bankada para,
Zengin yine zengin, fakirde yara,
İneğe, öküze, mala, davara,
Tokluya, şişeğe vergi bağlandı.


Ben görmedim dertsiz insan göreni,
Vurguncu yol almış, yoktur fireni,
Gariban köylünün kara tireni,
Ahırda eşeğe vergi bağlandı.


Arif bak diyorlar az ve öz olsun,
Nikaha vergi var, geriye kalsın,
Bekârlar aklını başına alsın!
Doğmamış uşağa vergi bağlandı

Ne şahit, ne ispat, ne delil gerek,
Ap açık ortada yönünüz sizin.
Hain değilseniz gafil olarak.
Tarihe geçecek ününüz sizin.


Dipçiğin rüzgarı tam tepemizde,
Gazete yazamaz, hürlük var söz de!
Televizyon sizde, ıradyo sizde,
Konuşun ağalar gününüz sizin.


İşiniz sadece bizi yormaktır,
Adalet değil de, denge kurmaktır.
“Sol”`u göstermektir, “sağ”`a vurmaktır,
Budur hüneriniz, feniniz sizin.


Millete boşuna rezil olmayın,
“Disk”falan hikâye kafa bulmayın,
“Ecevit”`i tutup tutup salmayın!..
Sadece “Türkeş”`e kininiz sizin.


Biriniz niyetli en büyük paya,
Siz de mi düştünüz aynı sevdâya?
Koltuk yumuşak mı neden kışlaya,
Dönmek istemiyor canınız sizin.


Sanmayın bu millet hep böyle durur,
Bu teker, bu yolda ne kadar yürür?
Rütbeniz çıkınca görürüz, görür!
Kaç kuruş edecek tonunuz sizin!


Ramazanda içip, iç açmak sizde,
Eşarbı men edip, saç açmak sizde,
Mayo giyin deyip, kıç açmak sizde,
Nedir meshebinizn dininiz sizin?


“Oniki Eylül`den önce şöyleydi”
“Oniki Eylül`den önce böyleydi”
Yeter artık yeter zıkkım olaydı,
Yok mudur hiç başka konunuz sizin?


Oniki Eylül`den önceki aylar,
Emrinizde değil miydi alaylar?
Susmanız demek ki şundanmşış beyler:
Hesapla meşgulmüş dününüz sizin.


Siz de alın yavrum(!) her gelen aldı,
Villasız, çiftliksiz hanginiz kaldı?
Köşeyi döndünüz tastamam oldu,
Hamamınız sizin, hanınız sizin.


Balık baştan kokmuş, baştan bozulmuş,
Senaryonuz Vaşington`da yazılmış,
Sanki dersin Holivut`da süzülmüş,
İyi rol yapıyor “jönünüz” sizin.


Kendinize gelin derde kalmayın,
Gaflete bu kadar fazla dalmayın,
“Enver Sedat” kadar sadık olmayın!..
Beni hiç açmıyor sonunuz sizin.


Kimbilir nelere gebedir zaman
Diyeceğim şu ki; “El oğlu yaman”
(Sakın ha Arif`i yanlış anlaman)
Çelikten mi yoksa gönünüz sizin?

Ozan Arif

08. Haziran 1988

Türkiye`den gelen birine sordum,
Sordum ya el sürme yarama dedi.
Kim ne derse desin, her şeyi gördüm,
Dokunma orama burama dedi.


Dedim, gardaş neden? Dedi ki dinle!
Sebep arıyorsan, sebebi tonla.
Tek tek söyliyeyim ârifsen anla!
Yurdun hali dönmüş drama dedi.


Gümrükçü istedi, avanta haydi!
Nerde ise beni don gömlek koydu.
Yollarda trafik polisi soydu,
Zor attım kendimi yöreme dedi.


Ne ise bunları kenara bırak.
Zenginin sofrası baklava, börek,
Fakirin evinde tamtakır terek,
Karnında bir lokma arama dedi.


Parası olanın işi yolunda,
Vitrin vitrin gezer karı kolunda,
Köylünün mahsulü şişmiş elinde,
Kâr kalmış çektiği cereme dedi.


İşçinin evinde bir dirhem et yok,
Bebeği ağlıyor, anada süt yok,
İşinde güven yok, yuvada tat yok,
Düşünmekten düşmüş vereme dedi.


Onbini bulmuyor asgari gelir.
Beşbin kira verse geri ne kalır?
Kınamamak lazım acından ölür
Memur mecbur kalmış harama dedi.


Dedim daha varmı? Dedi ki bitmez.
Piyasa bir alem, gün günü tutmaz.
Bir günde bir eve on ekmek yetmez,
Ekmek inmiş üçyüz gırama dedi.


Her sabah onbinle çarşıya çıktım,
Akşama beş kuruş kalmamış baktım,
Aldığım bir şey yok, nerde bıraktım.
Ne oldu bilemedim parama dedi.


Resmi dairelik bir işin çıksa,
Boyun kıravatsız, ayak çarıksa,
Hele de askerden ahbabın yoksa,
Kimse bakmaz derde, merama dedi.


Dedim ki; anarşi..! Dedi; eh bitmiş..!
Velâkin sefalet yerini tutmuş.
Sırtımdaki hançer, karnıma batmış.
Böyle mi bakılır çareme dedi.


Köşeleri meyhaneler bürümüş,
Küfür çiçek açmış, iman çürümüş,
Şehirlerde fuhuş almış yürümüş,
Bunlar hep yokluktan türeme dedi.


Türkiye müslüman, birisi sorsa!
En baştaki adam orucu yerse(!)
Bu millet de onu ekranda görse;
Kim uyar dinime, töreme dedi.


Ah… Ulan ah dedi, şu felek yok mu!
Milliyetçi hapis, bu şimdi hak mı?
Dedim; hukuk varmış..! Dedi hukuk mu..!
Vatan hainleri hür ama dedi.


Dedim ki; anlatma kalmadı neşem.
Dedi; Arif gardaş nasıl konuşam?
Giden ağam dedik, gelene paşam,
Bizde de kabahat var ama dedi.

Ozan Arif

01. Eylül 1982

Bilmez mi kahpe felek,
Nasıl geldim bu çağa?
Ben düştüm bayrağımı,
Düşürmedim alçağa.
Felek tuttu yine bak,
Fırsat verdi alçağa!

Ozan Arif

20. Eylül 1982

Bazı subay vardır, rutbesi bence,
Sarayı, konağı, köşkü gibidir.
Bazısıda o rutbeyi giyince,
Altınla sıvanmış fışkı gibidir.

Ozan Arif

30. Ağustos 1983

Koyun olmadığı yerde, neden keçiye
“Abdurrahman Çelebi” deniliyor bilmezdim.
Hep sorardım kendime “sebebi nedir?” diye,
Son liderler ortaya çıkınca ancak sezdim!

Ozan Arif

09. Şubat 1984

Bir çift lâfım var size,
Küpe yapıp saklayın.
Sol söğer ananıza,
Ben yazsam yasaklayın.


Ne yazalım siz deyin?
Görmedik böyle oyun,
Birazda yasak koyun,
Milleti savsaklayın.


Ayıptır beyler ayıp,
Bizi aptaldan sayıp,
Adalet için deyip,
Hukuku pasaklayın.


Boş verin hadi hadi,
Rahat durmaz aç kedi!
Kim geldide yemedi!
Sizler de kursaklayın.


Anlasın Arif olan,
Deyin ki; bu da yalan,
Havanız batsın ulan,
Bunu da yasaklayın.

Ozan Arif

19. Ekim 1982

Başka şey anlamam, Allah var Allah..
Bilmeyene devlet başkanı demem.
Her şeye kadir O, Ondan Maazallah,
Yılmayana devlet başkanı demem.


Baş dediğin tanımalı uğruyu.
Tanımazsa tazeleriz ağrıyı,
Bin yanlış içinden bir tek doğruyu,
Bulmayana devlet başkanı demem.


Bir ülkenin kemiğini etini,
Rüşvet, yeyip oynatırken atını,
Devlet tarlasından ayrık otunu,
Yolmayana devlet başkanı demem.


Kavgam var hemşerim, kavgam zilletle…
Türk-İslâm düşmanı cümle illetle,
Milletle ağlayıp, yine milletle,
Gülmeyene devlet başkanı demem.


Rakı masasında devlet idare,
Edilir mi beyler, bu mudur töre?
İşretten kakıpta hiç tefekküre,
Dalmayana devlet başkanı demem.


Öksüzün hakkını rakı mezesi,
Yapmanın, siz deyin nedir cezası?
Yaptığı her işte Allah rızası,
Olmayana devlet başkanı demem.


Hasbelkader bilmem ne olmuş diye,
Yaltaklık yapmam ben paşaya, beye.
Ömründe bir defa alnı secdeye,
Gelmeyene devlet başkanı demem.


Adaleti Ömer Radyallahıan`dan,
Mertliği Ali`den, ilmi Osman`dan,
Sadakati Bekir, feyzi Kur`an`dan,
Almayana devlet başkanı demem.


Arif olan olmaz nefsin uşağı,
Harmana getirmez densiz başağı,
Türk-İslâm aşkyıla baştan aşşağı,
Dolmayana devlet başkanı demem.

Ozan Arif

26. Ağustos 1983

Dert bir değil gardaşım, hangini alsam ele.
Her gelen anlatıyor vuruyor başka tele.
Ne umutla bakmıştık şu oniki eylüle!

Söndü bütün umutlar, hepside gitti boşa,
Umrunda mı vallahi yaşıyor Kenan paşa.


Zenginin keyfi gıcır, karşısında duran yok,
Vurguncu bir yol bulmuş, hesap, kitap soran yok,
Fukara kan ağlıyor, yarasını soran yok,

Üç aydır et değmemiş ne damağa ne dişe,
Umrunda mı vallahi yaşıyor Kenan paşa.


Köylü oldu perişan, tavuğu aç kazı aç,
Gözü, eli, ayağı, ahırda öküzü aç,
Oğlunu everemez, karısı aç, kızı aç,

Elindeki mahsulü gitmiş üç-beş kuruşa,
Umrunda mı vallahi yaşıyor Kenan paşa.


İşçi zaten çöp gibi, ayakta duramıyor,
Çocuklar uyumadan evine varamıyor,
Sendikalar sapsarı, hakkını aramıyor,

İş veren gayet rahat, işçi yanmış ataşa
Umrunda mı vallahi yaşıyor Kenan paşa.


Bir memurun aldığı onbeş-yirmibin lira,
Yarısını mecburen evine verir kira,
Bakkala uğrar ise, fırına gelmez sıra,

Odun, kömür, giyecek zaten sığmaz maaşa,
Umrunda mı vallahi yaşıyor Kenan paşa.


Kolera gibi rüşvet memleketi kapladı,
Her devrin zağarları hayli servet topladı,
Ahlâksız hançeri sırtımıza sapladı,

Kürtaj serbest gardaşım, müsade var fuhuşa,
Umrunda mı vallahi yaşıyor Kenan paşa.


Kim diyormuş rüşvet yok, âlâsı var âlâsı…
Çoğunun İsviçre`de doldu taştı zulası.
Küçük esnaf kalmadı, hepsi çekti iflası.

Elli kazanç, yüz vergi, esnaf olda sen yaşa,
Umrunda mı vallahi yaşıyor Kenan paşa.


Konsoloslar ne yapar, bunu hiç anlayan yok,
Gurbetçinin derdini soran yok, dinleyen yok,
Yabancı düşman olmuş, bunu bir önleyen yok,

Fakat döviz dedinmi, taparlar sümme haşa,
Umrunda mı vallahi yaşıyor Kenan paşa.


Bir zaman Özal idi ekomomi incisi,
İki avuç dolara göbek atma öncüsü, 

Gırtlağaca borçlandık gökteki uçan kuşa,
Umrunda mı vallahi yaşıyor Kenan paşa.


Dünyaya rezil olduk buda ayrı mesele,
Kaç kişiyi yedi be şu Ermeni Asala,
Demeçli kahramanlar millet doydu masala,

İkibuçuk Ermeni zorluyor bizi tuşa,
Umrunda mı vallahi yaşıyor Kenan paşa.


Lojmanlandı Maaşallah Türk`ün şanlı ordusu,
Lojmanlar gayet löküs altında gazinosu,
Gece kondu sersefil, ne ışık var, ne de su,

Ne yapsın garibanlar gıçını siler taşa,
Umrunda mı vallahi yaşıyor Kenan paşa.


Türkiye`de sırf renkli televizyon dizisi,
Ahmet Kenan paşanın tantanalı gezisi.
İnsanı güldürüyor laflarının bazısı

Pozlar dersen Atatürk, seyredenler pür neşe!
Umrunda mı vallahi yaşıyor Kenan paşa.


Terörün döktüğü kan, bunlara azık oldu,
Anarşinin bedeli böyle bir kazık oldu,
Fatsa kurtuldu amma, Orduya yazık oldu!

Siyasi emellere Ordu yapıldı maşa,
Umrunda mı vallahi yaşıyor Kenan paşa.


Namusluya veto var, parti-marti kuramaz,
Namussuz oldunmuydu hiç kimse durduramaz,
Seçimle de bu millet rahat yüzü göremez,

Çünkü şimdi siyaset kaldı beş-on godoşa,
Umrunda mı vallahi yaşıyor Kenan paşa.


Süleyman`la, Bülent`i galiye almıyorlar,
Erbakan fasa-fiso onu hiç bilmiyorlar,
Korktukları tek Türkeş, Onu da salmıyorlar,

Daha kimden korkacak, ne lüzum var telaşa,
Umrunda mı vallahi yaşıyor Kenan paşa.


Arif`ten anlatması duyun efendim duyun,
Bilmem daha ne kadar sürecektir bu oyun,
Dünki Safiye Aylâ, bugün kü Emel Sayın!

Çankayada her akşam artistlerle başbaşa,
Umrunda mı vallahi yaşıyor Kenan paşa.

Ozan Arif

09. Ağustos 1983

Hikmetinden sual olmaz Yarabbim,
Affına sığındım bak peşin peşin,
Zelzeleyi Çankaya`ya versene,
Erzurum`la, Horasan`la ne işin.

Ozan Arif

30. Ekim 1983

Türk emsalsiz, Türkeşsiz.
Ölürse Arif ölsün,
Türk ne yapar, Türkeş`siz?

Ozan Arif

31. Ağustos 1984

Yok ki süzgeç süt süze.
Çiftlik oldu memleket,
Üç beş tane sütsüze

Ozan Arif

28. Eylül 1984

Böyle gitmez hep bu devran,
Döner gardaş bak görürsün.
Boş mangalda kül savuran,
Siner gardaş bak görürsün.


Gürültüsü çoktur boşun,
Eti yenmez her cins kuşun,
Eylüldeki sular kışın
Donar gardaş bak görürsün.


Öz yerine geçmez kabuk,
Ok olur mu eğri çubuk?
Yalancının mumu çabuk,
Söner gardaş bak görürsün.


İster cık de, ister he de,
Neler gördük bu dünyada,
Ata binen merkebede,
Biner gardaş bak görürsün.


Pilavdan mı döner kaşık?
Hep bu işler keşik keşik,
Bize de o yeşil ışık,
Yanar gardaş bak görürsün.


Karga korkar havasından,
Kartal geçmez dâvâsından,
Karga kartal yuvasından,
İner gardaş bak görürsün


Hani nerde firavunlar,
Nemrut varmış bir zamanlar,
Arif der ki inananlar,
Yener gardaş bak görürsün.

Ozan Arif

01. Kasım 1982

Ne onu, ne bunu, ne şunu derdi,
Milletin tutacak dalı olaydı.
Millet bunları mı lider ederdi?
Vetodan kaçmanın yolu olaydı.


Tepeden gelmiştir bize bu yara!
Liderliği bırakalım kenara,
Bostanını bekletmezdi bunlara,
Milletin bu işte eli olaydı.


“Selamet” le “Tekdal” meyve tutardı.
Kadayıfın dumanları tüterdi.
Hoca gibi zorlu temel atardı,
Kazması, küreği, beli olaydı.


“Horoz” peydah oldu, aslan kesildi,
Herkes bilir önceleri nasıldı,
Altı kasım geldi sesi kısıldı,
Civciv çıkartırdı dölü olaydı.


Eski “Kırat” “Doğru Yol” da dururdu,
Vatandaşı sırtladımı götürdü,
O mirasla onikiden vurdurdu,
“Avcı” nın tüfeği dolu olaydı.


“Calp” denen adamı tanıyın iyi,
Her çeşit solcudan topladı payı,
Rüyada görürdü bu kadar reyi,
Sadece ortanın solu olaydı.


“Sodep” için ne söylesen kâr etmez,
Hak her kulu hayır diye yaratmaz!
“Erdal” varya babasını aratmaz,
Birde kulağında pili olaydı.


Bakmayın çıkmaza girdi vatandaş,
Hırs ile reyini verdi vatandaş,
Önce geldiğinde yerdi vatandaş,
Eğer bu “Arı” nın balı olaydı.


Arif der; memleket yutmuştur hapı,
Hepsinden olmaz bir balta sapı,
Vallahi yanmazdım bunların topu,
“Türkeş” in saçının teli olaydı.

Ozan Arif

18. Aralık 1983

Ey… En kara sevdaların sevdası,
Bu kim bilir kaç bin kalbin sedası!
Ey… Nesl-i Asım`ın ana gıdası

Ekmeğim sen, suyum sensin, havam sen,


Yaşamamın gayesisin dâvâm sen.

Yürek yürek senin ile dolmuşum,
Vatanıma seni lâyık bulmuşum,
Senin için terk-i vatan olmuşum.

Dağım sensin, taşım sensin, ovam sen,


Yaşamamın gayesisin dâvâm sen.

Ağlıyorum, göze sicim sicimsin.
Tahamülüm, tâkatimsin, gücümsün,
Şu gurbette gardaşımsın, bacımsın,

Anam, babam, evim-barkım, yuvam sen


Yaşamamın gayesisin dâvâm sen.

Dörtbir yanda kaldı her bir pârem oy…
Senin ile şifa bulur yârem oy…
Çaresizlik içindeki çarem oy…

Tabibim sen, dermanım sen, devâm sen,
Yaşamamın gayesisin dâvâm sen.


Kendimi çok zindalarda buldum ben,
Sen sanmaki bu çileden yıldım ben,
Bu çileye baştan tâlip oldum ben,

Çile ile bulacaksın kıvam sen,
Yaşamamın gayesisin dâvâm sen.


Zindanın tam önündeki meydanda,
Son şehidi verdim yağlı urganda,
Gülle yemiş sur gibiyim şu anda!

Temelim sen, duvarım sen, sıvam sen,
Yaşamamın gayesisin dâvâm sen


Ey… Arif`in dilinde ki türküsü!
Küfrün ve imansızın korkusu
Ey… Ak şafak, ey… Türk-İslâm ülküsü

İlelebed edeceksin devam sen,
Yaşamamın gayesisin dâvâm sen.

Ozan Arif

24. Temmuz 1984

Biz yarattık sanıyor,
Kürre-i Arzı bunlar,
Ne sünneti tanıyorlar,
Ne de bir farzı bunlar.


Ne abdest almamızı,
Ne namaz kılmamızı,
Sırf kâfir olmamızı,
Ediyor arzu bunlar.


Bayılırlar içmeye,
İçip serden geçmeye,
Dine kefen biçmeye,
Gönüllü terzi bunlar.


Adalet elden gitti,
Hak hukuk zaten bitti.
Diktadan taklit etti,
Biçimi, tarzı bunlar.

Tesettürü hep inkâr,


Eder örtüyü yırtar.
Çıplak kıç ile tartar,
Namusu, ırzı bunlar.


Vay be nasıl kanmıştık,
Milletçe inanmıştık,
Biz de Hak`kın sanmıştık,
Şeytan`ın gürzü bunlar.


Lüzum yoktur tarife,
Sözüm üç-beş herife,
Sorarsanız Arif`e,
Katıksız dürzü bunlar.

Ozan Arif

Eylül 1983

Yeter ki istesin Cenab-ı Allah!
İsterse her şeyi hoşa döndürür.
Keremine şükür Elhamdülillah…
Toprağı rızk yapar, aşa döndürür.


İsterse ateşi gonca gül eyler,
İsterse ahrazı bir bülbül eyler,
İsterse deryâyı kızgın çöl eyler,
Çölleri deryâya, yaşa döndürür.


Bir köze nazar et, bir de şu buza;
Düşünsek idrâki zor değil bize.
Eyy gafil, güvenme bugünkü yaza!
Bir anda yazları kışa döndürür.


Çok üzülmek gibi fazla gülmek de,
Hatâdır; marifet bunu bilmekte.
Bakarsın ki hayâl gerçek olmakta,
Gerçeği hayâle, düşe döndürür.


Direkleri küfür olan konağı,
Hak isterse yapar baykuş tüneği.
Bazen kartal edip sivri sineği,
Kartalı kanatsız kuşa döndürür.


Döndürmenin vardır türlü halları
Devlet verip dener bazı kulları,
O kul ki tutarsa eğri yolları,
İbret için puta, taşa döndürür.


“Hangi idareye lâyıksa millet,
O şekilde idare edilir elbet.”
Rahmanî değilse eğer bir devlet,
O zaman kuzgunu leşe döndürür.


O Allah ki, her ameli tartar O.
İki asrı saniyede örter O.
Her geceyi bir şafakla yırtar O.
Sanmayın dünyayı boşa döndürür.


Tasa etme Arif; zalimse hünkar,
Tacını, tahtını başına yıkar,
Onu baştan alır zindana sokar
Mazlumu zindandan başa döndürür

Ozan Arif

21. Temmuz 1984

Mektubuma başlamadan en önce,
Hepinize selam ederim ana.
Evlât değil, size yük oldum anca,
Hakkınızı nasıl öderim ana.


Devletim hainle beni bir tuttu,
Mamak A Blok ta bir kolum gitti,
Otuz yıl verdiler, işkence bitti,
Şimdi sizlersiniz kederim ana.


Vatanıma moskof gelmesin dedim,
Milletim bir “Afgan” olmasın dedim,
Otuz yılı işte bu yüzden yedim,
Böyle imiş benim kaderim ana.


Ana, bana “Oku subay ol..” derdin,
Nasip değilimiş, bak sen de gördün,
Af falan çıkarda dönersem bir gün,
Köyde davarları güderim ana.


Dün gece rüyamda bilmem ne işti,
Bostanda ki gölün suları taştı,
Babam da bir beyaz ata binmişti.
Nasıl, sıhatte mi pederim ana?


Nişanlımın demek kesildi sözü,
Ne yapalım ana, bu imiş yazı,
Otuz yıl bekler mi hiç elin kızı?
Kız tarafı haklı ne derim ana.


Dünya-ahret artık olsun kardeşim,
Kız ile avratla kalmadı işim,
Bir yüce dâvâya gönül vermişim,
Böyle geldim böyle giderim ana.


Arif`im dileğim tek şudur Hak`tan,
Selâmınız gelsin yeter uzaktan,
Salsalar da beni çıkmam Mamak`tan.
İçerde yatarken “liderim” ana.

Ozan Arif

27. Ağustos 1983

 

e – Posta:   HasKurt ÖzKurt

Bu site  HasKurt  ÖzKurt  Tarafından  hazırlanmaktadır