Back to Top
 
 
 
 

Yanar yürek yanar sönmez su ile
Derdime deva bulayım hu ile
Yakılmamın gerekçesi şu ile;

Yüreği Türk, lisanı, görüşü Türk
Mızrabını sazına vuruşu Türk
Saçı Türk, sakalı, duruşu Türk

Dediler ki : “biz bu ruhu atak” başbuğum
“Atak atak hainleri tutak” başbuğum

Bedenim ruhumun kölesi imiş
İnancım ömrümün çilesi imiş
Türklüğüm başımın belası imiş

Dediler “bu Türktür başa dert olur”
“Adım attığı yer ona yurt olur”
“Kurt eli, ta ezelden kurt olur”

Düşündüler ki : “biz bunu yiyek” başbuğum
“Yiyek yiyek sonra şehit diyek” başbuğum

Söz-Müzik: OSMAN ÖZTUNÇ

Ey güzel insan, benim canım kardeşim
Tek tabancasın bu aralar
Dostların vardı senin, sevdiğin bir kız
Nerdeler şimdi, neredeler

Bir sen ağlarsın bir de martılar
Yalnızlığına senin

Fişlenmişsin, seni de bitirirler dostum
Haydutlar kol gezer bu şehirde

Sen benim çocukluktan arkadaşımsın ulan
Sen gardaşımsın ulan

Seni bırakamam tek başına birader
Gel ölelim beraber

Bu şehir şehirlerin hayırsızıdır
Toprağı suyu değişmeli
İnsanı insanların uğursuzudur
Sonuna kadar döğüşmeli

Bir sen yanarsın bir de namlular
Hürriyet sevdana senin

Mimlenmişsin, onlar seni ısırmadan
Sen onları yemelisin


Sen benim çocukluktan arkadaşımsın ulan
Sen gardaşımsın ulan

Seni bırakamam tek başına birader
Gel ölelim beraber

Söz-Müzik: OSMAN ÖZTUNÇ

ÜZERİNE ALANIN

Sözümüz meclisten dışarı haşa
Beyler gördük efendiler tanıdık
Desen ar gelecek döle uşağa
Beyler gördük efendiler tanıdık

Madem sordun ben de diyeyim amca
Af dileriz cemil cümleden önce
Velakin sohbete söze gelince
Beyler gördük efendiler tanıdık

Yeminliler bu milleti bölmeye
Karpuz gibi dilim dilim dilmeye
Dilinen parçaya pazar olmaya
Beyler gördük efendiler tanıdık

Yoklukla devleti kötürüm yapan
Milletin sırtına oturum yapan
Gelecek seçime yatırım yapan
Beyler gördük efendiler tanıdık

Çıkıp kürsülerden nutuk savuran
Konuşup meydanı kasıp kavuran
İnip Shakira’dan güzel kıvıran
Beyler gördük efendiler tanıdık

Cız etsin yüreğin diyeyimde cız
Her fırsatta alemin kızını taciz
Eder kendi avradını ilgiden aciz
Beyler gördük efendiler tanıdık

İi bulmaya gelen bayana dümdüz
Ya sarkıntılık var ya da tecavüz
Ne kadar bedava ne kadar ucuz
Beyler gördük efendiler tanıdık

Bir birine iftira baş döndüren
Ne yalanlar duydum kanı donduran
Yetimi kandıran dulu kandıran
Beyler gördük efendiler tanıdık

Burda olsalarda göstersem tek tek
Fakat sorun bunlar değil ki bir tek
Avradından başka herkese erkek
Beyler gördük efendiler tanıdık

Eveti unutup yes artık diyen
Nasıl tespit ettin pes artık diyen
Her doğru söylenmez sus artık diyen
Beyler gördük efendiler tanıdık

Mecburum demeye duyunuz bu şart
Bildiğiniz büyüklerin hepsi cart
Az da olsa mayadan mert oğlu mert
Beyler gördük efendiler tanıdık

Duy beni ablası babası genci
Duyun ruhunuza geçsin bu sancı
Bazısı oğlancı bazı sübyancı
Beyler gördük efendiler tanıdık

Bu milletin diliysen yaz geç diyen
Değil isen sazından vazgeç diyen
Suçlu isem beni de ez geç diyen
Beyler gördük efendiler tanıdık

Ey Osman’ı Osman yapan sevda ey
Izdırabın bile muhteşem bir şey
İnsan suretinde ya bilmiyom ki ney
Beyler gördük efendiler tanıdık

Şiir-Müzik: OSMAN ÖZTUNÇ

Ey güzel insan, benim canım kardeşim
Tek tabancasın bu aralar
Dostların vardı senin, sevdiğin bir kız
Nerdeler şimdi, neredeler

Bir sen ağlarsın bir de martılar
Yalnızlığına senin

Fişlenmişsin, seni de bitirirler dostum
Haydutlar kol gezer bu şehirde

Sen benim çocukluktan arkadaşımsın ulan
Sen gardaşımsın ulan

Seni bırakamam tek başına birader
Gel ölelim beraber

Bu şehir şehirlerin hayırsızıdır
Toprağı suyu değişmeli
İnsanı insanların uğursuzudur
Sonuna kadar döğüşmeli

Bir sen yanarsın bir de namlular
Hürriyet sevdana senin

Mimlenmişsin, onlar seni ısırmadan
Sen onları yemelisin


Sen benim çocukluktan arkadaşımsın ulan
Sen gardaşımsın ulan

Seni bırakamam tek başına birader
Gel ölelim beraber

Söz-Müzik: OSMAN ÖZTUNÇ

Sözümüz meclisten dışarı haşa
Beyler gördük efendiler tanıdık
Desen ar gelecek döle uşağa
Beyler gördük efendiler tanıdık

Madem sordun ben de diyeyim amca
Af dileriz cemil cümleden önce
Velakin sohbete söze gelince
Beyler gördük efendiler tanıdık

Yeminliler bu milleti bölmeye
Karpuz gibi dilim dilim dilmeye
Dilinen parçaya pazar olmaya
Beyler gördük efendiler tanıdık

Yoklukla devleti kötürüm yapan
Milletin sırtına oturum yapan
Gelecek seçime yatırım yapan
Beyler gördük efendiler tanıdık

Çıkıp kürsülerden nutuk savuran
Konuşup meydanı kasıp kavuran
İnip Shakira’dan güzel kıvıran
Beyler gördük efendiler tanıdık

Cız etsin yüreğin diyeyimde cız
Her fırsatta alemin kızını taciz
Eder kendi avradını ilgiden aciz
Beyler gördük efendiler tanıdık

İi bulmaya gelen bayana dümdüz
Ya sarkıntılık var ya da tecavüz
Ne kadar bedava ne kadar ucuz
Beyler gördük efendiler tanıdık

Bir birine iftira baş döndüren
Ne yalanlar duydum kanı donduran
Yetimi kandıran dulu kandıran
Beyler gördük efendiler tanıdık

Burda olsalarda göstersem tek tek
Fakat sorun bunlar değil ki bir tek
Avradından başka herkese erkek
Beyler gördük efendiler tanıdık

Eveti unutup yes artık diyen
Nasıl tespit ettin pes artık diyen
Her doğru söylenmez sus artık diyen
Beyler gördük efendiler tanıdık

Mecburum demeye duyunuz bu şart
Bildiğiniz büyüklerin hepsi cart
Az da olsa mayadan mert oğlu mert
Beyler gördük efendiler tanıdık

Duy beni ablası babası genci
Duyun ruhunuza geçsin bu sancı
Bazısı oğlancı bazı subyanci
Beyler gördük efendiler tanıdık

Bu milletin diliysen yaz geç diyen
Değil isen sazından vazgeç diyen
Suçlu isem beni de ez geç diyen
Beyler gördük efendiler tanıdık

Ey Osman’ı Osman yapan sevda ey
Izdırabın bile muhteşem bir şey
İnsan suretinde ya bilmiyom ki ney
Beyler gördük efendiler tanıdık

Şiir-Müzik: OSMAN ÖZTUNÇ

Şahım bu bayram gününde sultanım
Niye intizarda niye yastadır
Eriyor gözler önünde sultanım
Niye intizarda niye yastadır

Nedendir bu gamı efkarı niye
Efkarı gönülden deruni niye
Ey güzeller şahı sor hele niye
Niye intizarda niye yastadır

Ulular ulusu ey şahlar şahı
Sürükle sineme gönder bu ahı
Ermişler sultanı cem padişahı
Niye intizarda niye yastadır

Bu bayram gününü efkarlı açtık
Cümle divan ervah birden ağlaştık
Sorduk şaha şah yönünde eğleştik
Niye intizarda niye yastadır

Hu Osman’ın sırrı dem efendisi
Hu Osman’ın sırrı cem efendisi
Hu Osman’ın sırrı gam efendisi
Niye intizarda niye yastadır

Söz-Müzik: OSMAN ÖZTUNÇ

Bir çocuk yumruklar göğün yüzünü
Yıldızlar birer birer dökülür güzel
Sesim yoksulluğumdan daha mı ağır
Ufkumu karartan bıçaksa güzel

Ya konuş bir kalbi ayağa kaldır
Alda yırt yahut da boş suretimi
Vallahi gücenmem billahi küsmem
Yeterki sus deme ölürüm susmam

Namlı görmüş ceylan gibi
Şahlanmış küheylan gibi
Kükredim bir arslan gibi
Susmadım susamam susmam ben

Yüzülse de bu derim
İp olsa da kaderim
Yine seviyorum derim
Susmadım susamam susmam ben

Korkuyorum gülüm gülüm
Kıyacaklar sana gülüm
Ben ölümden korksa idim
Burda olurmuydum gülüm

Dışarılar zemheri ne durursun gülüm
Rüzgarlara vurulursun kurursun gülüm

Sığınacak bir rüyam da yoktur yalnızım
Eline düşmüşüm kör vakitlerin
Ve sokaklar tenha ben silahsızım
Göğsü tekmelenmiş bir çocuktu her yan

Ya konuş bir kalbi ayağa kaldır
Alda yırt yahut da boş suretimi
Vallahi gücenmem billahi küsmem
Yeterki sus deme ölürüm susmam

Namlı görmüş ceylan gibi
Şahlanmış küheylan gibi
Kükredim bir arslan gibi
Susmadım susamam susmam ben

Yüzülse de bu derim
İp olsa da kaderim
Yine seviyorum derim
Susmadım susamam susmam ben

Söz-Müzik: OSMAN ÖZTUNÇ

Göğü kara bulut basanda

Yağmur yağanda

Sen fikrime düşende

Ağlıyorum ben


Ağlıyorum ben, ağlıyorum ben

Kırmızı gülün alına dayanamıyorum


Köyü karanlık saranda

Gün doğup ağaranda

Gülcem seni soranda

Ağlıyorum ben


Ağlıyorum ben, ağlıyorum ben

Kırmızı gülün alına dayanamıyorum

Söz-Müzik: OSMAN ÖZTUNÇ

Ruhun mu ateş yoksa o gözler mi alevden
Bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu
Pervane olan kendini gizler mi alevden
Sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu

Gün senden ışık alsa da bir renge bürünse
Ay secde edip çehrene yerlerde sürünse
Her şey silinip kayboluyorken nazarımdan
Yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse

Hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince
Çehren bana uğrunda ölüm hazzı verince
İçimdeki azgın devi rüzgarlara attım
Gözlerle günah işlemenin zevkini tattım

Gözler ki birer parçasıdır sende İlah’ın
Gözler ki senin en katı zulmün ve silahın
Vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin
Sen öldürüyorken de vururken de güzelsin

Söz: H. NİHAL ATSIZ
Müzik: OSMAN ÖZTUNÇ

Sende neyi aradım
Sende neyi aradım
Sende senden ve benden
Öteleri aradım

Enstrumantel
Söz-Müzik: OSMAN ÖZTUNÇ

Yerleri gökleri yaradan Mevla
Yurduma sunulan bu eser senden
İsyan değil bu çıkışım amenna
Bilirim ki hayır senden şer senden
Alev alev sardı benim yüreğimi his bugün
Yurdumda yerler gökler yas içinde yas bugün

Bu ne korkunç bir felaket ne afet
Yıllardır çektiğini otur bugün hesab et
Sağcılar ve solcular aleviler sunniler
Bir gerçeğin farkına varıldı mı nihayet
İçindeki ihtirası bir kenara as bugün
Yurdumda yerler gökler yas içinde yas bugün

Bugün huysuz bugün asi inat yurdum hırs yurdum
Niye böyle kahırlandın döndün bize ters yurdum
Bir kudretle üzerine balyoz inmiş örs yurdum
Toprak ana yüreğine taş basıyor taş bugün
Yurdumda yerler gökler yas içinde yas bugün

Amca amca deprem geldi göçtü evler ocaklar
Bundan sonra istese de oynayamaz çocuklar
Ölüler yaralılar koptu kollar bacaklar
Eh be dünya ben sana ne diyeyim pes bugün
Yurdumda yerler gökler yas içinde yas bugün

Hanım abla ne zaman yardım edeceksiniz
Yoksa sizde mi bizi ezip geçeceksiniz
Deprem geldiği gece varmıydı sen ben farkı
Yoksa bir değilmiydi yaşadığımız korku
Allı pullu hanımların yüzü gözü is bugün
Yurdumda yerler gökler yas içinde yas bugün

Bir gece yarısında evime vurdu deprem
Bir gece yarısında aldı yavrumu deprem
Bir gece yarısında yıktı yurdumu deprem
Binlerce oğlum kızım bu dünyaya küs bugün
Yurdumda yerler gökler yas içinde yas bugün

Kanım sensin damarım sen parem sen
Çaresizlik içindeki çarem sen
Sen kardeşim evet sen eğer yetişmez isen
Giyecek kefenim yok üzerime süs bugün
Yurdumda yerler gökler yas içinde yas bugün

Bu millet bu manzaradan usandı bıktı artık
Bu felaket bu ülkenin belini büktü artık
Kalanlar yarım kaldı ölüler koktu artık
Ne durursun be rüzgar eseceksen es bugün
Yurdumda yerler gökler yas içinde yas bugün

Bu depremi fırsat bilen arsızlar
Şerefsizler vicdansızlar kansızlar
Üçer beşer kol geziyor hırsızlar
Hergünkünden aşağılık pis bugün
Yurdumda yerler gökler yas içinde yas bugün

Unutmadım yat dedin şimdi de uyut beyim
Zehirlenecek iti kafeste büyüt beyim
Dut yemiş bülbül gibi sen dilini yut beyim
Beklediğimiz yerden duyulmuyor ses bugün
Yurdumda yerler gökler yas içinde yas bugün

Memleketi bu hale kim getirdi bey
Temeli yok ruhsatı var ne muazzam hatırdı
Şeytan aldı cin götürdü hey gidi hey hey
Nasıl dersiniz bana açık verme sus bugün
Yurdumda yerler gökler yas içinde yas bugün

Bu deprem yeni değil yaşandı daha önce
Kaçacak delik aradınız topunuz tutuşunca
Yine tedbir alınmadı şaşılır buna anca
Ak sandığım alınlar pas içinde pas bugün
Yurdumda yerler gökler yas içinde yas bugün

Dört gün bende kalsaydı memleketin borusu
Vallahi de billahi de öttürürdüm doğrusu
Hastane postane elektrik bir de su
Portatif yaptırırdım olmaz olmaz sayardım
Buna karşı gelenin boğazını sıkardım
Bu yüzden yok bu yerde su içecek tas bugün
Yurdumda yerler gökler yas içinde yas bugün

Gel sen de yaklaş koçum
Ayrılma sıklaş koçum
Gevşeme pekleş koçum
Birleşirsen ne muhteşem ne ala
Bu birlikle göğüslenir her bela
Vatanımda yatanını bas bağrına bas bugün
Yurdumda yerler gökler yas içinde yas bugün

Şiir-Müzik: OSMAN ÖZTUNÇ

Söyleyin Leyla’ya

Onda merhamet var ise

Yakmasın böyle beni

Ben bu aşka uğrayalı

Bana Mecnun dediler

Ben nasıl Mecnun’un hocam

Aramaz Leyla beni

Söyleyin Leyla’ya


Leyla, kendi var hazzı yok

Leyla, dili var ağzı yok

Leyla, eli var nabzı yok

Leyla, çekilen bir su

Ben kahır kuyusu

Söyleyin Leyla’ya


Ben bu aşka uğrayalı

Gönlüm telaşta benim

Sinemi sitem çürüttü

Gözlerim yaşlı benim

Ne dizimde derman var hocam

Ne aklım başta benim

Söyleyin Leyla’ya


Leyla, kendi var hazzı yok

Leyla, dili var ağzı yok

Leyla, eli var nabzı yok

Leyla, çekilen bir su

Ben kahır kuyusu

Söz-Müzik: OSMAN ÖZTUNÇ

Kahpe kayışında bileniyor bıçak

Üç ayak bir şafak

Celep örfü ahkam olmuş

Babam kasap vezir

El oğluna bayram olmuş

Kuzular sağ enir

Üç ayak bir şafak

Ahd etmiş babam beni boğazlayacak

Topal tahtırevalli hak

Fidyeler takas olmuş

Binilen dala iner nacak

İntihar kısas olmuş 


Usul bitirim, esas bitirim

Kabul bitirim, kıyas bitirim


Sarışın değilmişim

Kara kaş kara göz yasak

Has ana’dan gelmişim

Öz ocağımda öz yasak


Üç ayak bir şafak

Bir kaç sefil gözde nesil

Yırtılan nazlı bayrak

Gözüme bağlı mendil


Ben kırk kere İsmail

Babam bir kere İbrahim değil

Babam asil

Babam adil

Babam katil


Yaşımdan bir çağ yürüdüm

Gece susadı gündüze

Bir Kızıl Elma’ydım çürüdüm

Halden hale geze geze


Onlar sığmadılar hiç bir şeye

Onlar ki herkesten yeğimdeler

Hiç bir şeye sığmadılar diye

Benim geçimsiz yüreğimdeler

Söz: ÖMER LÜTFİ METE

Müzik: OSMAN ÖZTUNÇ

Allah’ın Osman’a verdiği devlet
Sayesinde dünya mamur olacak
Devlet ki bayrağı altında yıllar
Saadetle dolu ömür olacak
 
Devlet ki ilk işi harabelerle
Kırık gönülleri tamir olacak
Devlet ki haksızın sırtına kırbaç
Haklının omzuna samur olacak
 
Osman’ın gönlüne düşen kıvılcım
Asırlar boyunca münir olacak
Onda dikenlikler lale bahçesi
Onda çirkinlikler dumur olacak
 
Devlet ki ilk işi harabelerle
Kırık gönülleri tamir olacak
Devlet ki haksızın sırtına kırbaç
Haklının omzuna samur olacak
 
Devlet ki banisi Osman bey gazi
Onu cümle cihan tanır olacak
Onun devletinde insan kendini
Asrı saadette sanır olacak.                                           
 
Söz: NİYAZİ YILDIRIM GENÇOSMANOĞLU

Müzik: OSMAN ÖZTUNÇ

Bir kaset koy pikaba, öz repertuvarından

Sonuna kadar da aç, aman arabesk olsun


Öyle dertli firkatli çal ki şoför abi

Aklım başımdan gitsin, halim harabesk olsun


Zati’den, İnceyay’dan peşpeşe kesmeden çal

Gözlerim kan çanağı, bağrım yarabesk olsun


Aman ha dikkatli sür, yardan uçurma bizi

Yuvarlandığımız yer hafif derebesk olsun


Ömür biter yol bitmez  ört ki ölem arkadaş

Kefenim kar gibi ak, bahtım karabesk olsun


Bir uzunçalar yok mu kabariye cinsinden

Onulmaz dertlerime biraz çarebesk olsun


Doldur be meyhaneci, mezeler bayatsa da

Derdimiz tazelensin, yelken forabesk olsun


Duble bir salata ver, biberli domatesli

İçinde biraz roka biraz  terebesk olsun


Bir hey hey çek Haliç’ten Sulukule’ye doğru

Adı hususi beste, tadı narabesk olsun.

Söz: NİYAZİ YILDIRIM GENÇOSMANOĞLU

Müzik: OSMAN ÖZTUNÇ

Varıp gidecem Yahyâ’dan
Sorup gidecem Yahyâ’dan
Destur alacam Yahyâ’dan
Şol dağları yarmak için

Yaracam azgın dağları
Sürecem kızgın çölleri
Geçecem bozgun yolları
Şeyhin şaha varmak için

Şeyhin şahı yerde gökte
Her daim o varda yokta
Gerçek güzelliği Hakk’ta
Gördü insan ermek için

Yaracam azgın dağları
Sürecem kızgın çölleri
Geçecem bozgun yolları
Şeyhin şaha varmak için

Söz-Müzik: OSMAN ÖZTUNÇ

Ellerinden değil ayaklarından öpüyorum
Sebebim ustam koca babam
Sana yazıyorum ey gidi ihtiyar
Ellerinden değil ayaklarından öpüyorum

Köylüydün belki ama onurlu mağrur
Bilirdin bir çok şeyi bir çok bilenden
Sıcaklar altında orak sallayan
Güneşten kavrulan teni bilirdin
Kendini bilirdin kendini
Köylüydün belki ama

Onaltı yaşındaydım
“Birgün Türkiye tanıyacak” diyordum beni
Rençberiydim vahşi ve çılgın saflıkların
Gülerdim benden ileri ve geri olanlara
Dengesiydim her ikisinin
Çocuksu saf masum gülerdim
Birazda erkekçe
Onaltı yaşındaydım

Kırıldım belki defalarca bil ki eğilmedim.
Utanmadım ruhuma çizilen resminin yırtılışından
Bir gül dalıydım koparılan çelik bir kol
”Her fırsatta kasırgalaşan yellerin de
Yerlerinde yeller eser” diyebilecek kadar büyümüştüm
Kırıldım belki defalarca bil ki eğilmedim

Bu ezan hani selâya çıkar baba
Nefesim acıyor
Sözlerim gözde kaldı artık kaşlarım sual
Duymasın güzellerin gülü can birazdan gideceğimi
Birikmesin gözlerinde intihar yüklü bulutlar
Bende yolculuk telaşı var
Bu ezan hangi selâya çıkar baba

Vurgun yedim baba vurgun
Oltu taşı tesbihim tütün tabakam ve siyah çakmağım şahit
Bir de yüreğime çizdiğim resmin vardı yanımda
Üç damla kan düştü geceye üç damla baldıran zehri
Vurgun yedim baba vurgun

Ben böyle düşünmüyordum ölmeyi baba
Altından azgın suların geçtiği demir köprüde olacaktık
Rakip de olacaktı
İkimizin elinde iki ondörtlü ve gece
Birbirimize sıkarak koşacaktık birbirimize
Yıldızlar yağacaktı üzerime beni sabaha götüren
Ben böyle düşünmüyordum ölmeyi baba

Bir gece düşüme giren ihtiyar adam
”Murad olsun söyleyim oğul” dedi
”Zafer nerde gizlidir” dedim
“Ömrüne ömür can güzelin yüreğinde”
”Peki güneş nerde saklanır” dedim
”Yavuzun atının ak yelesindesindeki sırdır oğul” dedi
Bir gece düşüme giren ihtiyar adam

Burda insanların yalnız ağzı var
Siyah beyaz bir fotoğrafın içindeyim muzdarip
Düşüncelerim kurşuna dizildi sabaha karşı
”Esselatu hayrun minen nevm” derken ezanlar
Açıldı sonsuza giden yol
Burda insanların yalnız ağzı var

Ne açtı yüreğini güzellerin gülü can
Ne de beyaz atın yelesindeki sırra erdim
Ve buyur eyledi ötelerden o ihtiyar adam
“Hoşgeldin oğlum Osman hoşgeldin”
Ne açtı yüreğini güzellerin gülü can
Ne de beyaz atın yelesindeki sırra erdim

Şiir-Müzik: OSMAN ÖZTUNÇ

Aşk seliydim sana akan
Gönülleri ark eyledim
Her güzelde sana bakan
Tarafımı fark eyledim

Emrin almışım imandan
Sendin bana tek kumandan
Sığındığım her limandan
Tekrar sana çark eyledim

Vesileyi at bir yana
Sevişelim kana kana
Değmezleri aşktan yana
Birer birer terk eyledim

Söz: CEMAL SAFİ
Düzenleme: OSMAN ÖZTUNÇ
Müzik: OSMAN ÖZTUNÇ

Nasıl anlatayım sana

Nasıl anlatayım sana

Sevdiğim anlat diyorsun

Toparlayıp yaka paça

Toparlayıp yaka paça

Götürdüler biliyorsun


Burda çaylar soğuk soğuk satılır

Maltalarda kesik volta atılır

Gözlerinden çivilenmiş cesetler

Gün aşırı gözlerime takılır


Evet çirkin adamlar

Gençliğimi çaldınız

Uykumu sorgulayıp düşlerimi astınız

Karanlık duvarları üzerime ördünüz

Psikopat gecelere ruhumu dövdürdünüz


Çimento gülü oldum

Yaşayan ölü oldum

Evet ben deli oldum

Beni siz delirttiniz


Nasıl anlatayım sana

Nasıl anlatayım sana

Sevdiğim anlat diyorsun

Toparlayıp yaka paça

Toparlayıp yaka paça

Götürdüler biliyorsun


Beni sen anlarsın ancak bebeğim

Yaşamak isterken delicesine

Katlimize ferman yazar dumandan

İri elleriyle çirkin adamlar

Evet çirkin adamlar

Gençliğimi çaldınız

Uykumu sorgulayıp düşlerimi astınız

Karanlık duvarları üzerime ördünüz

Psikopat gecelere ruhumu dövdürdünüz


Çimento gülü oldum

Yaşayan ölü oldum

Evet ben deli oldum

Beni siz delirttiniz

Söz-Müzik: OSMAN ÖZTUNÇ

Sevdaya duran rıhtımın
Meçhule vuran ahdımın
Gamla yoğrulan bahtımın
Güzergahı darmadağın

Kader ızdırap ağını
Ömrüme örer gibi
Mutluluk senin neyine
Gerek der gibi

Bu ızdırap tiyatrosu
Sanmayın kaldı kadrosu
Sevdamın gönül ordusu
Karargahı darmadağın

Kader ızdırap ağını
Ömrüme örer gibi
Mutluluk senin neyine
Gerek der gibi

Söz-Müzik: OSMAN ÖZTUNÇ

Ak sakallı kocaların
Yüzlerce yıldan beri
Duyarlı ve titrek ellerinde çevirdiği
Işıl ışıl sayfalardan
Beyaz takım elbisemi giyinerek döndüm

Tepeden tırnağa tertemiz
Ve en insancıl yanımla
Vakit dağların bakır rengiydi
Şaşırdılar
Parkamı palaskamı ve postalımı
Çıkarıp bırakınca nehrin kıyısına
Üzüldü dost üveyikler kanaryalar ve ağaçlar
Demek gitti dediler
Bilge yol başçı

Bu üzüntüye fazla dayanamadı anam
Ve toprağa düştü usulca gözyaşları babamın
Dedim ki onlara
İçimdem kopup giden öncünün
Geri dönmeyeceğini biliyorum
Sırf bu yüzden
İğrenç şairlerin çaldığı şiirlerimi de
Bıraktım anaforuna doğurgan bir öfkenin

İlişmen bana
Birde beyaz takım elbiseme
Ben Vefa Sultan Hazretleri’nin daima bahsettiği
Bir dil bir dilek bir kültür aynasından
Bir başbuğ gönderdim
Güneşin geldiği yerden gittiği yöne doğru
Tanrı Türk’ü asıl şimdi korusun

Dinle dinle beni Harun
Parkamdan palaskamdan postalımdan
Bir de o nehirden sana sır vereceğim
Zebaniler Üsküdar’ı basmadan üç gece evvel
Şeyh Yahya heybeme biraz azık biraz telaş
Sayısız düş tohumu doldurup gökyüzüne gönderdi
Buğdaya kuru üzüme tütüne
İncire erik ve kaysıya kıtlık düşmeden
Koyuna yaşlı öküzlere
Bil cümle hayvanlara hastalık bulaşmadan
Kervansaray Bedirkale Arap Köyü topraklarına
Kuraklık düşmeden
Gece ile gündüz çekilmeden
Yerle göğün arasından
Erkekler dölsüz kalmasın
Anasından emdiğini yavrusuna emdirsin diye
Dişi gençliğim
Hürriyet yıldızları yurdumun yeryüzüne
Dökülsün emrini verdi

Vird-i evrad ile
Sırlara ermiş erenler gece sarhoştular
Yıldızların arasından doğrulup
Tuğ kaldıranda Bilge Kağan
”Ey Türk! Üstte mavi gök çökmedikçe
Altta yağız yer delinmedikçe
Senin ilini ve töreni kim bozabilir”
Haykırışıyla ezilirken zebaniler
Uğurladık kutlu törenin son mümessilini

Ey yiğitler sultanı Alparslan
Seni görüpte baştan çıkmayan bir aklın başını
Ezmek yaraşır
Çünkü çirkin bir yılandır o

Toprak yağmura doymadı dedim
Sus dedi
Güneşi anlatsaydım doğmayı unuturdu
Kahrolayım Şeyh Yahya’dan
Vefa Sultan Hazretleri’nden
Başbuğum’dan
Bir de Üsküdar’dan ayrılamadım

İlkokul çağlarımdan 29 yaşıma kadar
Varlığım Türk varlığına armağan olsun

Şiir-Müzik: OSMAN ÖZTUNÇ

Ne aş ne su istedim

Boynu bükük bekledim


Ne aş ne su istedim

Boynu bükük bekledim


Yok mu yanında yerim

Ah ah kaderim


Unutulmuş gibiyim

Titriyor sesim

Aşkım öksüz

Umudum yetim


Eğer beni sevmiyorsan

Perişan halime gülüyorsan

Eğer beni sevmiyorsan

Perişan halime gülüyorsan


Ölümü gör yüzümü görme

Ölümü gör yüzümü görme

Mezarımın yerini bilme

Söz: NERMİN DİZE

Müzik: OSMAN ÖZTUNÇ

Nereden başlasam nasıl söylesem
Aşk yaşanır gülüm anlatılmaz ki
Ne saçı ne gözü ne de gölgesi
Aşk insanoğlunun kendisi gülüm

Olunmaz dertlere gülüp geçerken

Bir tatlı sevince günlerce yanıp

İşinde okulda veya kahvede

Aklının bir yerinde hep o var demek


Bazen yıldızlara bazen güneşe
Bazen karanlığa kafa tutmaktır
Ranzaya uzanıp ızdırap içinde
Uyuyup uykusuz uyanmaktır

Bir kere gönlüne düşerse bu ah
Alışır tutuşur yanarsın eyvah
Bazen sevap bazen gizli bir günah
Aşk insanoğlunun kendisi gülüm

Onu her gördüğünde renginin
Kızarıp dilinin tutulduğu an
Dizlerinin bağı çözülür ya birden
Kalbinin hızlı hızlı vurmasıdır

Söz-Müzik: OSMAN ÖZTUNÇ

İstasyon caddesinde kan var
İstasyon caddesinde ölüm
Bir türkü daha susturuldu ey babam
Zebaniler ölüm getirdi

Vurdular Alişan’ı vurdular
Alişan’ı vurup seyre durdular

Alişan benim dostum
O benim arkadaşım
Ben ona gardaşım

Birazdan bende gidiyorum
Söndürsün bu şehir ışıklarını
Unutmayın beni hem söylediklerimi
Artık vuranlar vurulmalı

Vurdular Alişan’ı vurdular
Alişan’ı vurup seyre durdular

Alişan bir gül dalı
Alişan bayrak alı
Seni vuranlar vurulmalı

Söz-Müzik: OSMAN ÖZTUNÇ

Neden suratın asık neden gül benzin soldu
Yine neler neler düşündün adamım
Neden öyle irkildin neden yüzünü döndün
Bilirsin o sebepten hala kafam çok bozuk

Nasıl da çıldırmıştım ben o gün devdim
Nasıl da parlamıştım alevlenmiştim
Öldürürdüm inan öldürürdüm inan
Öldürürdüm kahrolayım

Arkamda kapkara çarpık gölgeler
Depremler İhtilaller çökük damlar
Ağlıyorsun adamım ağlıyorsun adamım
Ağlama gül ki kendimi bulayım

Dışarıda kar yağıyor sokaklar boş değilmiş
Cigaram var sen çay demle adamım
Unutmadan bakıver gece gözüyle gördüm
Kırılmış penceresi şu bizim yan odanın

Nasıl da bozulmuştum nasıl haykırdım
Nasıl da sinirlendim biliyorsun ya
Geliyordum ansızın karşıma çıkıverdi
Şu bizim evin penceresi

Arkamda kapkara çarpık gölgeler
Depremler İhtilaller çökük damlar
Ağlıyorsun adamım ağlıyorsun adamım
Ağlama gül ki kendimi bulayım

Söz-Müzik: OSMAN ÖZTUNÇ

Otogarda cinayet var
Ne ambulans ne polis var
Vuruldum düştüm yerlere
Üzerime yağmakta kar

Arkadaşlar gelmediler
Sen gel sevdiğim
Üzerime gazete örtün
Uyuyacağım

Ben diyordum Anadolumun
Ötüken yürekli yiğidi
Vuruldum vatan için
Şehir beni sordu
Ben şehri sorguladım
Düştüm düşler ardına
Gezdim vatanı bir uçtan bir uca
İnsanlar gördüm zevk-u sefa içinde
Bir de kabristanlar
Şehit yazan
Hiç kimse ölmek için genç değildir

Haydutlar elele verip
Etrafımı çevirdiler
Yüzleri çirkin adamlar
Dört yanımdan ateş açar

Herkes bir yerlere kaçar
Sen gel sevdiğim
Üzrerime gazete örtün
Uyuyacağım

Söz-Müzik: OSMAN ÖZTUNÇ
Şiir: ALİŞAN SATILMIŞ

Dağları yardım geldim körbela
Veysel Karan’a vardım kerbela
Dedi dergahtan şaşma şer bela
Döner başımda döner turnalar

Yüksel turnam yüksel Hakk’a varalım
Erenler şehrinde divan duralım
Ayrılık zor olur sultan göçeder
Nur verdi sır eyledik hellallaşalım

Dervişan sırrı eylerse beyan
Kamil olur mu cahile uyan
Sırra ergah ol ateşlerde yan
Yanar savrulur döner turnalar

Yüksel turnam yüksel vermeden ara
Açılan yaranı aşıklar sara
Cahiller gölünü eylenmeden geç
Divan-ı mahşerde gerek yar yara

Söz-Müzik: OSMAN ÖZTUNÇ

Yanasın, yanasın

Söyle kimden yanasın

Dünyada yaktın beni

Yaktın beni

Ahrete dek yanasın


Kuleden

Kuleden

Top atıldı kuleden

Yalvarmazdım kimseye

Sensin beni kul eden


Al taylara

Biraz yem al taylara

Yurdumuzun sınırı

Sınırı

Tuna ’dan Altay’lara


Tepelerim

Tepelerim

Kar kışta tepelerim

Yıkıl ulan karşımdan

Kafayı bozdum tepelerim

Söz-Müzik: OSMAN ÖZTUNÇ

Gayrı anlatılmaz bu savaş bence

Dağ taş konuşmuştu kendi dilince

Hücum diye bir ses duydum ilk önce

Sonra allah allah dedi mehmedim


Ne ana ne sıla ne yar hayali

Bir gör mehmetteki kükremiş hali

Kırpmadı gözünü yağmur misali

Mermi yedi havan yedi mehmedim


Can askerim

Bu öyle bir iman öyle ihlas ki

Secde eder cümle canlı ve bitki

Bir temmuz akşamı allah şahit ki

Şaha kalkmış vatan idi mehmedim


Bu akşam yıldızlar saramış gibi

Tepeler titreşir hava kış gibi

Bir dağın sırtında dağ varmış gibi

Omuzlamış bir mehmedi mehmedim

Can Askerim

On sekiz yaş çağlarımdı
Sokaklarda bu ilk kavgam
Girdim delice döğüştüm
Kimseye bir şey sormadan

İki can bir beden olduk
Bulmuştum o gün sevdamı
Beynimi tırmalıyordu
Okuduğum o son kitap

Yan çizdim jandarmaya hürriyete
Çok sevdiğim bir millete yan çizdim
Yan çizdim başım döndü vurdum öldü
Sebep oldu adalete yan çizdim

Uzun tren raylarında
Yanıyordu son bir ışık
Alıp götürdüler beni
Çaremdir çok uzaklara

On sekiz yaş ilk cigaram
Ağlıyordum gülüyordu
Kurtuluş var var diyordu
Okuduğum o son kitap

Yan çizdim hem anama hem babama
Garıma gızgardaşıma yan çizdim
Gidiyorum sizin olsun öz yurdum
Kudurdum, kudurdum

Söz-Müzik: OSMAN ÖZTUNÇ

Çıkma benim bahtı karam gece yarısı
Yağar yağmur rüzgar söyler ölüm şarkısı

Sevda közünü kül korur
Sağ yanımı dar ağacında
Bir yanıma ferman vurur
Hilal yıldızlar kucağında

Lanet olsun lanet olsun kara ellere
Sırtımıza coplar indi hergün kaç kere

Şu sevdamı Rabb’im bilir
Sağ yanımı hal nazarında
Asın beni kim ne bilir
Çamlıbel’in mal pazarında

Söz-Müzik: OSMAN ÖZTUNÇ

Ben böyle bahtiyarım
Ben böyle bahtiyarım
Sen gül sen oyna
Okuluna git yavrum
Farzet ki bizim yarın

Kendine iyi bak yavrum
Kardeşin ağlamasın
Erkenden uyursan
Sabah tez gelir yavrum
Farzet ki bizim yarın

Bak oğlum dinle sözümü
Ne diriyim ben ne ölü
Anız altı topraklarda
Ben güneşin içindeyim
Mavi kanat gökyüzünde
İsa ile birlikteyim
Dinle dinle de davran

Zalime kaşlarını çat
Zulmü ne gör ne unut
Dar günler içinde
Öyle zordayım ki
Karanlığa ışık tut

Varıp gerçek olana
Sırda nur bulana
Bırak Karac’oğlanı
Bırak pınar başına
Yunus’la yarış yavrum

Erenler sultanlar pirler
Yardımcı üçler yediler
Vakit gaza vakti yavrum
Hazırlan zalime şahlan
Alev başlı kartal olup
Hürriyete kanatlan
Durma durma ha davran

Söz-Müzik: OSMAN ÖZTUNÇ

Ellerin buz yüzün soğuk
Sesin boğuk rengin kaçmış
Kar mı yağdı sokaklara
Üşüdün mü ah Üsküdar

Sen de mi sahipsiz yorgun
Boynu bükük kaldın söyle
Hep gözlerin dalgın bakar
Ne var aklında Üsküdar

Kaç gün kaç gece uykusuz
Ahlara düştük vakitsiz
Ben kaçarım kuralsızca
Sen yanarsın ah Üsküdar

Üsküdar, Üsküdar,
Üsküdar yanıyor

Üsküdar yanıyor
Üsküdar yanıyor
Ben aranıyorum
Meydanlarda gümbür gümbür
Kavgalar döner gülüm
Olmuşum üç beş puştun katili
Karakollar baskında
Vurgun yer polisler
Kukumaolar kan emer
İhtilal namlusudur
Üsküdar yanar durur
Polisten kaçar bir adam
Radyolar beni söyler
Gazetelerde adım var
Parkamın derdinde üç beş piç

Öldür öldür öldür öldür
Hergün senin derdindeyim
Yüreğinden sök at beni
Hergün seni düşünmekteyim

Ne olur bir sabahta
Süngüsüz silahsız uyansak
Gözlerimizde tebessüm hayata baksak
Takılmasa peşimize adımlar
Sıradan insanlar olsak
Ne olur bir sabahta yıldızların altında
Yataksız yorgansız uyansak
Islatsak yağmurları baharları uzansak
Az da olsa dünyadan zevk alsak
Gölge gibi yapışmasa yakamıza ölüm
Ne olur bir sabahta
Süngüsüz silahsız uyansak gülüm

Sahilde kemancı adam
Tastaki su gökteki kuş
Patlayan mermi gülen kız
Hepsi masalmış Üsküdar

Yar hayal meyal aklımda
Yollar uzun gelmez diyorlar
Ciğerlerim paramparça
Vakit tamam Üsküdar

Kaç gün kaç gece uykusuz
Ahlara düştük vakitsiz
Ben kaçarım kuralsızca
Sen yanarsın ah Üsküdar

Üsküdar, Üsküdar,
Üsküdar yanıyor

Üsküdar yanıyor
Üsküdar yanıyor
Ben aranıyorum
Meydanlarda gümbür gümbür
Kavgalar döner gülüm
Olmuşum üç beş puştun katili
Karakollar baskında
Vurgun yer polisler
Kukumaolar kan emer
İhtilal namlusudur
Üsküdar yanar durur
Polisten kaçar bir adam
Radyolar beni söyler
Gazetelerde adım var
Parkamın derdinde üç beş piç

Söz-Müzik: OSMAN ÖZTUNÇ

Kavgadayım yirmi yıldır
Ömrüm geçti boşalt doldur
Anlamadım bu ne haldır
Bir gün tüfek çatamadım
Suları ıslatamadım

Ekin ektim başak yılan
Kuşandığım kuşak yılan
Yorgan akrep döşek yılan
Bir gün rahat yatamadım
Suları ıslatamadım

Talipli yoktur sevgiye
Anlamadım neden niye
Canlar gücenmesin diye
Can attım gül atamadım
Suları ıslatamadım

Şiir: ABDURRAHİM KARAKOÇ
Düzenleme: OSMAN ÖZTUNÇ
Müzik: OSMAN ÖZTUNÇ

O her sabah gün doğmadan
Horozlar ötmeden eller uyurken
Erken kalkar cigara yakar
Dağlara düşer dağlara hey

Nedir kimdir kimseler bilmez
Hiç yüzü gülmez hiç söz etmez
Sakin Durmuş derdik adına
Korkarım birgün gider de delmez

Garip bir şeyler olmuştu
Bütün köylüler susmuştu
Durmuş erken indi dağdan
Ve ilk defa konuşmuştu

Eğilin Anadolu’ya
Ayak degil kulak verin
Neden ağlarmış ninniler
Durun susun ve dinleyin

Abam şalvarım çarığım
Emeğim terim nasırım
Kalemim kağıdım yazım
Oğlum kızım karım sazım

Gaflet çökerken uyukur
Çoban uyur kurt uluşur
Tetik düşer can vuruşur
Can vuruşur can vuruşur

Bir yaralı aslan ki yurdum devinir durur

Çakallar birden ürledi
Yağmur yağdı gök gürledi
Üç gün üç gece yamaçta
Sakin Durmuş görünmedi

Dediler ki kuşlar gider
Taşlar gider başlar gider
iki gözüm Durmuş gider
Gider diyar diyar gider

Şimdi ürkek dudaklardan
Dökülürmüş masal masal
Uzun kış gecelerinde
Durmuş’un türküsü Kalmış

Eğilin Anadolu’ya
Ayak degil kulak verin
Neden ağlarmış ninniler
Durun susun ve dinleyin

Abam şalvarım çarığım
Emeğim terim nasırım
Kalemim kağıdım yazım
Oğlum kızım karım sazım

Gaflet çökerken uyukur
Çoban uyur kurt uluşur
Tetik düşer can vuruşur
Can vuruşur can vuruşur

Bir yaralı aslan ki yurdum devinir durur

Söz-Müzik: OSMAN ÖZTUNÇ

Adını penceremin buğusuna yazdım öğretmenim
Resmine baktım bir süre
Elimden tabancamı bıraktım öğretmenim
Çiçeklere güllere su verdim

Üzerime geldi katil rüzgar güllerimi kopardı
O gün bu gün çarpışmaktayım zemheri ile

Yorulmuşum yorulmuş vurgun yemişim
Kapındayım yarı can bak ölmemişim

Vuracaklar biliyorum vuracaklar öğretmenim
Penceremin buğusunda gözyaşları var
Vuracaklar biliyorum vuracaklar öğretmenim
Cigaramın dumanında nefes nefes

Kaçıyorum alabildiğine yağmurdan
Yolumu kesiyor katil rüzgar
Yaralı bir ceylan gibi düştüm kapına
Sığınmak için sana korunmak için
Her gün bin kez ölürüm yaşamak için

Söz-Müzik: OSMAN ÖZTUNÇ

Kurudu göze pınarlar

Canım içre canım gitti

Devrildi iri çınarlar

Nice gül fidanım gitti


Bölünmesin diye millet

Bâki kalsın diye devlet

Dağlar gibi kemikle et

Seller gibi kanım gitti


Paramparça idi ruhum

Ellerinde bir güruhun

Tufanı bu mudur Nuh’un 

Diye arşa ünüm gitti


Ey yakınlar uzaklar

Bekler pusular tuzaklar

Tayfuna dönsün Sazaklar

Göz ışığım Gün’üm gitti


Yetim kaldı körpe çağan    

Feryadımı nice boğan

Gün doğmak üzere ağam

Gün batarken inim gitti


Bu bir nesildir süreklli

Gözü pek, çatal yürekli

Zor günlerimde gerekli

Tuğ gibi beş binim gitti


Sakarya nesli yiğitler

Bağrı kan süslü yiğitler

Süphan göğüslü yiğitler

Gitti  ise benim gitti


Sereserpe bir yağmur gelir üstüne

Ne kadar gamsız bu adam

Sırtında pardesü yüzünde sakal

Ayağında postal adam


Ne kadar solgun, ne kadar mahsun

Yaklaştı yanıma gözgöze geldik

İkimizde tedirgindik


Bana gelir bana gider

Bende güler bu adam

Hep mi ağlayacak bu adam


Çaresi ben umudu ben

Her şeyi ben bir adam

Hep mi ağlayacak bu adam


Dalından koparılmış bir çiçek gibi

Hep örselenmiş bu adam

Hesapsız kitapsız halk arasında

Bir beni bulmuş bu adam


Ne kadar ne kadar benziyor bana

Yaklaştı yanıma göz göze geldik

İkimizde tedirgindik

Bana gelir bana gider

Bende güler bu adam


Hep mi ağlayacak bu adam

Çaresi ben umudu ben

Her şeyi ben bir adam

Hep mi ağlayacak bu adam

Söz-Müzik: OSMAN ÖZTUNÇ

Beni bırakma,

Beni terk etme,

Beni unutma gitme.

Sen gidersen,

Dertlenirim,

Yaran büyür senin de.


Gitme, gitme…


Bunca onulmaz acıya

Beraber göğüs gerdiğimizi

Unutup gideceksin demek.

Hani bir sevda şehri ki,

Ellerimizle, gözlerimizle,

Yüreğimizle biz yapmıştık bu şehri.

Bütün kavgalardan,

İhanetlerden,

Namertlilikten,

İkiyüzlülük ve sevgisizlikten uzak bu şehri

Yıkıp ta gideceksin eğer gideceksen.

Haydi durma, haydi durma, git gidebilirsen.


Sen hep suskun,

Böyle dargın,

Ben acılara vurgun.

Kahrolurum,

Ezilirim,

Dayanmaz ki yüreğim.

Gitme, gitme…

Söz-Müzik: OSMAN ÖZTUNÇ

Şiir: ARİF NAZIM

Bileğimde kelepçe

Dudağımda sigara

Yaslandığım duvarda

Onun ismi yazılı


Ağlıyor hep böyle

Ağlıyor gülmez yüzüm

Ağlama gül bebek

Ağlama iki gözüm


Bir elinde ondörtlü

Bir elinde güller var

Ağlıyor ağlıyor babam


Gözüm gibi karanlık

Sözüm gibi daracık

Yaşadığım odada

Onun resmi kazılı


Bakıyor hep böyle

Bakıyor rengi solmuş

Dalıp gidiyor böyle

Yıllar onda kaybolmuş


Bir elinde ondörtlü

Bir elinde güller var

Ağlıyor ağlıyor babam

Söz-Müzik: OSMAN ÖZTUNÇ

Her zaman gün ortasında gelirlerdi.

Bu sefer gece yarısında geldiler.

Ölçüsüz bir kötülük ve merhametsiz kalplerle geldiler.

Söküldü bütün kapıların kilitleri.


Ve köpeklerle kovalanan bir militan.

İhanetin elleri ensesinde, vurdumduymazlığın elleri ensesinde,

Soluk soluğa, yüreğinde cehennem acıları ile

Koşuyordu tepelere doğru.


Ve bir ayin başlıyordu.

Gecenin ortasında

Gözleri kör, kulakları sağır eden

Kalleşliğin üstüne kalleşlikler ekleyen

Utanmaz bir ayin.


Ve elleri bağrında anneler

Evlatlarını göndermek istemezlerdi

Yemene gönderir gibi gecenin bir yarısında


Ama biliyorlardı.

Bu toprak onları kabul eder

Onlar için şahitlik ederdi


Bir mermi sesi karanlığı tam ortasından ikiye böldü

Gecenin derinliğinde cansız bir beden

         Helal süt emmiş dudaklardan kan damlıyordu.

Söz-Müzik: OSMAN ÖZTUNÇ

Şiir: ARİF NAZIM


Yürü: duvar beton, otur yer beton

Tavana bakarsın “bakma” der beton

– Yağmur kokan toprakların nerede?

Gelemem ben de…


Ne çiçekler açar, ne kuşlar öter

Yolların on adım ötede biter

– Serbest gezen ayakların nerede?

Gelemem ben de…


Deprem mi geçirdin, talan mı gördün?

Kanlı haydutlara haraç mı verdin?

– Obaların ocakların nerede?

Gelemem ben de…


İnancın cezalı, yüreğin tutsak

Konuşacak yerde çaresiz susmak

– Dudakların, dudakların nerede?

Gelemem ben de…

Söz: ABDURRAHİM KARAKOÇ

Müzik: OSMAN ÖZTUNÇ

Çamlıbel’den çıktım yayan

Dayan ey dizlerim dayan

Anan atlı baban yayan

Nenni bebeğim


Bebeğin beşiği çamdan

Yuvarlandı düştü damdan

Bey babası gelir Şam’dan

Nenni bebeğim


Bebek beni del’eyledi

Yaktı yıktı kül eyledi

Her kapıya kul eyledi

Nenni bebeğim.

Söz-Müzik: ANONİM

Kan düşerken toprağa

Nefesinde uyandığım vay yalan dünya

Hikmetinde filizlenirken toprak

Delicesine narlanan köz körük sesinde

Düşüncelerim deli deli dövülürken

Kalkan balyozun sesinde buldum kendimi.

Koparırcasına düşüncelerimi bünyemden

Demirin şekil alışını seyrederdim bir zaman

Ya örsün kudretinde ya da balyoz gücünde

Damla damla düşerken sıcağa karşı ter

İsyan gördüm ateşe karşı daima

Gençliğe yiğitleşirken

Garip gönlümün muhabbetini duyarım

Ve ulular ulusu koca babam

Ekmeğinin helalliğini kazanırken balyoz sesinde

Balyoz sesinde kendimden geçerdim

Sanki zikir verircesine

Örs de bulurdum kendimi dövülürken

Alev alev yanarken ocaktaki köz

Sinemde çığlıkların çatıştığı türküler

Yüklenirdi başıma

Hükmü candan bilirdim o an

Derin bir nefes alıp içimi dökerdim

Tazeden tazeye mızrabımdan telime

Palazlanıp kol tuttuğumda

Yalın ayaklarımın çamuru sardığını

Hissederdim Çamlıbel’in garipler çarşısında

Türkülerde yok olurdum bir zaman

Ve karanlıkta it ulumalarında duyardım isyanı

Seherde akasya kumrusunda

Hissederdim muhabbeti

Yar gözümden oklanırken

Esiri oldum sevdamın

Şimdiden eyvah bana

Kaldırırken sazımı gökyüzüne doğru

Üsküdar’dan şahlandım dağlar ardına

Ve kutlu bir vatan

Ve bayrak gölgesinde yiğitliğin

Eğer noktalanacaksa bu toprak için ömrüm

İsterse kalemini kırmasın hakim

Seher vakti esen gül bahçelerinde yaşadım sevdamı

Goncasını koklarken esiri olmuşum

O can kokan güzelin

Bu deli sevdamın haykırışında

Ey gök ne durursun çök gayrı

Hasretini çektiğim güzel

İster sev, ister sevme

Ben böyleyim işte…

Şiir: AŞIK SEFAİ (OSMAN ÖZTUNÇ’a ithaf etmiştir)

Düzenleme: OSMAN ÖZTUNÇ

Müzik: OSMAN ÖZTUNÇ

Zulme çatıp zalimle dövüştüğüm

Dertlenip te telaşına düştüğüm

Bağrımı yarıp ta kabir eştiğim

Dağlara çıkmanın tam zamanıdır


Ululardan bir kutlu ferman ola

Ferman ola derdime derman ola

Vur yiğidim vur ki vatan  var ola


Kuşlar ölmüş karanfiller kurumuş

Sevdiğimin gözünü yaş bürümüş

Yiğitlerim pusatlanıp yürümüş

Dağlara çıkmanın tam zamanıdır

Hünkarımdan  bir kutlu ferman ola

Ferman ola derdime derman ola

Vur yiğidim vur ki vatan  var ola


Ağlayıpta dizlerimi dövdüğüm

Yana yana etrafına döndüğüm

Ben gidiyom ver elini sevdiğim

Dağlara çıkmanın tam zamanıdır


Arslan Bey’den  bir kutlu ferman gele

Ferman gele derdime derman gele

Vur yiğidim  vatan  kalmasın ele

Söz-Müzik: OSMAN ÖZTUNÇ

Düşümde gördüm seni
Oturmuştun duvarın dibine düşünüyordun
Sararıp solmuştu benzin
Ağlamaklı mı neydi gözlerin
Puslu bir vakit düşmüştü ufkuma
Pek farkedemedim

 
Düşümde gördüm seni
Oturmuştun duvar dibine
Elinde sazın
Bizim türkümüzü söylüyordun
Urun urun yükseliyordu bozgunlar
Onurlu ölümlerde yaşanan
Ak alınlı çocuklara dağlara dağlara diyordun

Düşümde gördüm seni
Uzanmıştın ranzana
Gün aşırı şiirler okuyordun
Kavlimize tutkun gökçen soylu
Sevdalardan yana
Aldırma boşver demiyorum sana
Bilirim ki sen sevdayı
Hoşnut kavgalarla yan yana
Parmaklık parmaklık işlersin
Gün ola harman ola diyen yüreklere

 
Düşümde gördüm seni
Yalçın kayalıklara yaslanmıştın
Ötüken mi Tanrı dağları mı bilmem
Kurt başlı tuğun elinde
Böteçine önünde
Oğuz’un boyuna selam diyordu bakışların

Düşümde gördüm seni
Çin seddine Kürşad’dı çehren
Ama kollarında kelepçe ayağında pranga vardı
Kan mı damlıyordu ne yüreğinden
Puslu bir vakit düşmüştü ufkuma
Pek farkedemedim

Düşümde gördüm seni
Sevdası gurbet olmuş bir karakışta
Yolcu ediliyordun arkadaşlarının omuzunda
Yamtar’ların, Sancar’ların, Afşın’ların uçmağına
Marşlar söylüyorduk ardından
Yastığımız mezar taşı
Yorganımız kar olsun
Biz bu yoldan dönersek
Namus bize ar olsun


Düşümde gördüm seni
İrem bağlarında ab-ı kevser içiyordun
Kıvılcımlar çıkıyordu gözlerinden
Ak alınlı çocuklara
Yılgınlığa inat
Dağlara dağlara diyordun

 
Şiir: ALİŞAN SATILMIŞ

Sereserpe bir yağmur gelir üstüne

Ne kadar gamsız bu adam

Sırtında pardesü yüzünde sakal

Ayağında postal adam


Ne kadar solgun, ne kadar mahsun

Yaklaştı yanıma gözgöze geldik

İkimizde tedirgindik


Bana gelir bana gider

Bende güler bu adam

Hep mi ağlayacak bu adam


Çaresi ben umudu ben

Her şeyi ben bir adam

Hep mi ağlayacak bu adam


Dalından koparılmış bir çiçek gibi

Hep örselenmiş bu adam

Hesapsız kitapsız halk arasında

Bir beni bulmuş bu adam


Ne kadar ne kadar benziyor bana

Yaklaştı yanıma göz göze geldik

İkimizde tedirgindik


Bana gelir bana gider

Bende güler bu adam

Hep mi ağlayacak bu adam


Çaresi ben umudu ben

Her şeyi ben bir adam

Hep mi ağlayacak bu adam

Söz-Müzik: OSMAN ÖZTUNÇ

Bileğimde kelepçe

Dudağımda sigara

Yaslandığım duvarda

Onun ismi yazılı


Ağlıyor hep böyle

Ağlıyor gülmez yüzüm

Ağlama gül bebek

Ağlama iki gözüm


Bir elinde ondörtlü

Bir elinde güller var

Ağlıyor ağlıyor babam

Gözüm gibi karanlık


Sözüm gibi daracık

Yaşadığım odada

Onun resmi kazılı


Bakıyor hep böyle

Bakıyor rengi solmuş

Dalıp gidiyor böyle

Yıllar onda kaybolmuş


Bir elinde ondörtlü

Bir elinde güller var

Ağlıyor ağlıyor babam

Söz-Müzik: OSMAN ÖZTUNÇ

Ey Türk !

Vur vatanın bakirlerine

Günahkar gömleği biçenleri vur

Kemikten taslarla şarap yerine

Şehitler kanını içenleri vur.


Vur güzel aşıklar cenazesinden

Kırmızı meşaleler yakanları vur

Şehvetin raksına yetim sesinden

Besteler şarkılar yapanları vur


Vur katlin o kızıl sapanlarıyla

Dünyaya ölümler ekenleri vur

Vur zulmün o kanlı urganlarıyla

Bir kavmi iplere çekenleri vur


Vur etten kemikten saraylar kuran

O vahşi ruhları ezmek için vur

Dört büyük rüzgara küller savuran

O mücrim elleri kesmek için vur

Vur sende mukaddes hürriyet için

Dünyanın diktiği bayrak için vur


Her dinin sevdiği adalet için

Her yerde haykıran bir hak için vur

Vur aşkın ve hakkın zaferi için

Vur senden bak dünya bunu istiyor

Vur yerde bak tarih senin seyircin

Vur gökten bak Allah sana vur diyor


Vur çelik kolların kopana kadar

Olanca aşkınla kuvvetinle vur

Son düşman son gölge kalana kadar

Olanca kininle şiddetinle vur


Vur senin darbenden çıkacak ateş

İntikam isteyen bir milletindir

Alnında doğacak kırmızı güneş

Bu senin ilahi hürriyetindir.

 

e – Posta:   HasKurt ÖzKurt

Bu site  HasKurt  ÖzKurt  Tarafından  hazırlanmaktadır